Hurafecilerin Piri Cübbeli
Genelde yaşarken insanların, bilhassa büyük insanların kadri tam bilinmez. Mahmud Efendi Hazretlerinin sermayesi ilim, işi sünnet, ahlakı sıdk, derdi ümmet, gayesi rıza-yı Bârî, yatırımı ahiret idi. Hilafetin ilga edildiği modern çağda dini ihyaya ömrünü adadı, hayatı boyunca Müslümanları ilme (şeriatı öğrenme) ve amele (sünnetle kurtulma) teşvik etti. Çocuklara ilim okumayı, hocalara ilim okutmayı tavsiye etti, “Ya ders alın, ya ders verin, ya talebe olun, ya hoca olun.” dedi.
Cübbeli Ahmet, bizzat itiraf etti: “Mahmut Efendi, defalarca “Hz. Ömer’in “Ahmet’e söyle, ders okutsun.” buyurduğunu bana bildirdi.”
Efendi, yıllarca Cübbeli’ye, “Vaaz verme, talebe okut.” dedi. Ama Cübbeli, Mahmud Efendi gibi ilme, ahirete değil, şöhrete, dünyaya yatırım yaptı. İnsan yetiştirme yerine taraftar toplamayı tercih etti. İlmini sadece şöhret ve menfaat için kullandı. Öyle ki mahkemede mesleğini soran hâkime “müderrisim” yerine “YouTuberım” dedi. İlimle şöhret arayışının sonu böyle ilimle zilletti.
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “Dünya sevgisi her hatanın başıdır.” buyurmuş. Hocası Resul Bölükbaş, talebesi için, “Cübbeli'nin ilmi dünya kadar, dünya sevgisi ilmi kadardır.” dermiş. Resul Hoca, talebesinin ilmini överken, aslında “O, dünyaya tapar.” demek istemiş. Buna göre Cübbeli için ne kadar ilim, o kadar dünyalık, ne kadar dünyalık, o kadar hata, masiyet demekti. Duyanlarda “Cübbeli” isminin çağrıştırdığı ilk kelimeler, “yalan, gıybet, iftira, fitne, fesat” idi. O, fakir gibi hayatında bir kez karşılaştığı birine bile Kürt âlimleri ırkından dolayı karaladığı iftirasını atabilen biriydi.
Mahmud Efendi ve Hasan Efendi’den sonra İsmailağa tekkesinin şeyhi olmadan önce Fikri (Doğan) Efendi’nin ismi internette neredeyse hiç geçmezken, Cübbeli’nin ismi, on binlerce kez geçiyordu. Cübbeli, hayatı boyunca ilmî çalışmaları,........
© Dikgazete.com
