Zihinsel İstiklal Serisi – Carl Gustav Jung’un aynasından Modern Türkiye: Ruhsuzluk, Anlamsızlık ve Yeniden Diriliş
“Otuz beş yaş üstü hastalarımın hepsinde -istisnasız- sorunun nihai noktası, hayata dinî bir bakış açısı geliştirememekti.” Carl Gustav Jung
Bir yüzyıl önce Avrupa’da bir klinik psikiyatristin odasında yankılanan bu cümle, bugün Türkiye’de milyonlarca insanın içsel çöküşünün özeti gibidir.
Çünkü bu, sadece bireysel değil, medeniyet çapında bir teşhistir:
“Tanrı’yı kaybeden insan, kendini de kaybeder.”
Jung, başka bir yerde bu gerçeği şöyle ifade eder:
“Modern insan Tanrı’yı bulamıyor, çünkü yeterince derine bakmıyor.” (The Undiscovered Self)
Tanzimat’tan beri, Batı’nın “akıl” kavramı bizde sadece teknik zekâya indirgenmiştir.
İrfanı olmayan akıl, soğuk, kibirli, köksüz ve ruhsuz kalır.
Bu yüzden modernleşme, bizde bir yükseliş değil, bir kopuştur.
Cumhuriyetin jakoben kadroları, Fransız masonik laikliğini model aldı.
Ama laiklik bir özgürlük değil, bir silah haline getirildi.
Dine karşı duyulan düşmanlık, sadece ibadet değil, anlam üretme yeteneğini de yok etti.
Bugün Türkiye’de manzara nettir:
- TÜİK: Genç intihar oranı son 10 yılda yüzde 48 arttı.
- TİTCK: Antidepresan kullanımı 2024’te 60 milyon kutuyu geçti.
- Kadına şiddet, boşanma, madde bağımlılığı, dijital sapkınlıklar, sosyal medya küfürleri zirvede.
Peki biz bu tabloyu nasıl açıklıyoruz? Ekonomik krizle mi? Eğitimle mi?
Hayır! Bu bir medeniyetin ruhunun kaybolma krizidir.
Jung bunu gördü:
“Modern insan, kiliseyi terk etti ama yerine anlam koyamadı.”
Bizde de camiyi terk eden nesil ne laboratuvarda ne plazada huzur buldu.
Çünkü insan teknolojiyle değil, anlamla yaşar.
Kemalist Paradoks: Din Dışı Değil, Din Karşıtı…
Kemalist sistemin en büyük yanılgısı, dini özel........
© Dikgazete.com
