menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Neden dedikodu yaparız?

16 0
16.02.2025

Dedikodu yapar mısınız? Ben yaparım. Yalnız, bir insanın yüzüne söyleyemeyeceğim hiçbir şeyi arkasından söylemem. Dobralığım baskın kişilik özelliklerimden biridir. En azından başka insanlar hakkımda böyle der. Öte yandan, birçok kişi arkasından atıp tuttukları insanla karşı karşıya gelince bırakın arkasından konuştuklarını yüzüne söylemeyi, ona en sevdiği insanmış gibi davranabiliyor. İşte bu noktada olay dedikodudan da çıkıp riyakarlığa evriliyor.

Tanıdığımız insanlar kadar tanımadığımız insanlar hakkında da dedikodu yapıyoruz. Özellikle de uzaktan haset ettiğimiz insanları kendi aramızda gömdükçe gömüyoruz. Şöyle ya da böyle dedikodu malzemesi yaptığımız insanları ya da o insanların sahip oldukları bazı şeyleri önemsiyoruz. Yoksa insan önem vermediği bir şey hakkında neden konuşsun ki?

Ayrıca, son yıllarda öyle bir noktaya geldik ki ülkece ya siyaset konuşuyoruz ya ekonomi ya da başkalarının hayatlarını. Tahminimce hemen herkes kendi hayatında o kadar tatminsiz ki, kendinden kaçmak için başkalarının hayatlarını masaya yatırıyor. Ya da kendi değersizlik duygusuyla baş edemediği için başkalarını değersizleştirip rahatlamaya çalışıyor. Sebep her ne olursa olsun -başka toplumlara kıyasla- fazlasıyla dedikodu yapan bir toplum olduğumuzu inkar edemeyiz.

Peki dedikodu yapmak bir problem mi? Aslında dedikodu insan doğasının bir parçası ve belli bir miktar dedikodu yapmak olağan, hatta faydalı bile sayılabilir. Yalnız, dedikodunun sıklığı, türü ve niyeti işin rengini değiştiriyor.

Dedikodu yalnızca modern bir eğlence aracı değil, aynı zamanda evrimsel bir araçtır. Antropologlar, dedikodunun ilk insan topluluklarında kritik bir rol oynadığını öne sürüyor. Yazılı yasalar veya resmi sosyal yapılar olmadan önce, insanlar çevrelerindeki kişileri tanımak ve güvenilir olup olmadıklarını anlamak için sözlü bilgilere güvendiler.

İngiliz antropolog Robin Dunbar’a göre, dedikodu ‘sosyal bakım‘ın literaturdeki adıyla ‘social grooming‘in bir türü olarak evrimleşti. Yani, büyük gruplarda fiziksel temas olmadan bağları sürdürmenin bir yolu. Primatların birbirlerinin tüylerini temizleyerek sosyal ilişkilerini güçlendirdiği gibi, insanlar da konuşarak sosyal bağlarını geliştirdi.

Psikolojik olarak, dedikodu tatmin edici bir eylemdir. İnsanların sosyal bağ kurma ve bir gruba ait olma ihtiyacını karşılar. Başkaları hakkında konuşmak, samimiyeti artırabilir ve grup kimliğini güçlendirebilir. Araştırmalar, dedikodunun beynin ödül sistemini harekete geçirdiğini ve dopamin salgılanmasına neden olduğunu gösteriyor. Tıpkı keyif veren diğer aktiviteler gibi. Ayrıca, dedikodu yaparken insan öfkesini, hasetini, kırgınlığını da açığa çıkarttığı için dedikodu duygusal olarak da rahatlamaya yardımcı oluyor.

Sosyal açıdan bakıldığında ise dedikodu bir tür toplumsal denetleme mekanizması........

© Diken