menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

67 0
18.05.2025

Bir önceki yazı, CHP genel başkanı ve biri cezaevinde iki belediye başkanının PKK’nın fesih metni üzerine yaptığı açıklamalardaki özen, ciddiyet ve sorumluluk duygusu hakkındaydı.

Bir süredir Kürt sorunu gündemde. Yepyeni aşamasıyla. İlk günden itibaren bir şeyler yazmam gerektiğini düşünüyor ve yazmıyorum. Bu cümledeki ‘gereklilik’ sözcüğü, kendi sözüme verdiğim değerden değil. Bir şey oluyorsa ve önemliyse, o şey üzerine kafa yormak, cümle kurmak gerekir. Hepsi bu. Düşünüp de yazmamamın bir nedeni, isteksizlik, hevessizlik.

İsteksizlik, gönülsüzlük ülke koşullarıyla, yaşananlar ve yaşanma ihtimali olanlarla ilgili. Düşünce-ifade özgürlüğünün büyük ölçüde iktidar çevresine hak görüldüğü bir ortamda, o çevreden olmayanlar neyi, nasıl ele alabilir? Muhalif yurttaşın, ağzından çıkan her sözcüğü kırk süzgeçten geçirmek zorunda hissettiği bir yerde tartışma adını hak eden bir tartışma yapılabilir mi?

Yazıp çizen insanlar, eğer öz saygıları varsa talimatla hareket etmez. Emirle ve çıkar gözeterek kalem oynatanların işi kolay, sus deyince susuyorlar, konuş deyince konuşuyorlar, ‘şöyle konuş’ denildiğinde bunu emir telakki ediyor ve farklı görüş dillendirenleri kolaylıkla hedef haline getirebiliyorlar. Böyle olduğu için de düşüncelerinin bir değeri, değer vereni olmuyor, propaganda makinesinin sıradan bir dişlisi işlevini görüyorlar. Fakat bu süfliliği reddedenlerin işi kolay değil.

Geçenlerde bir akşam, evde Halk TV açıktı. Bu kez iri laflar etmeye çalışan kuru erkek kalabalığı yoktu. Sevdiğim birkaç kişiyi görünce oturup seyrettim. Bir sol parti üyesi arkadaş konuşurken bir yerde ‘militan’ dedi. Malum, parti militanı, bir davanın militanı, bir başka söyleyişle ‘emekçisi’ anlamında. Programı yöneten sunucu hemen internete bakmaya başladı. Bir dakika sonra konuşanın sözünü kesti ve ‘militan’ sözcüğünün sözlüklerdeki anlamlarını açıklamaya başladı, konuşan şaşırdıysa da herkes durumu anladı. Kanalın, sunucunun, konuşanın başına dert açılmasın diye, kullanılan sözcüğün aslında masum bir sözcük olduğunu anlatmaya çalışıyordu…

Sunucuya hak vermemek mümkün mü? Peki, bu denli zavallı hale getirilmiş bir kamusal ortamda insanın düşündüklerini samimiyetle dile getirmesi? Ağızdan çıkan sözle, sosyal medyada başlayan........

© Diken