Türkiye hiç bu kadar muhalefetsiz kalmamıştı!
‘Muhalefete muhalefet etmek‘ gibi, biraz çekingen dille ‘yandaşlık’ talep eden bir eleştiri-serzeniş cümlesi peydah oldu nicedir. Bu görüş sahipleri için bir parti, ancak iktidardaysa yönetiyorsa iktidardır. İktidar olmayı, yönetim gücünü ele geçirmekle özdeşleştiren bir yaklaşım. Oysa muhalefet de bir iktidar sahasıdır, orada da siyasi güç/kudret bulunur; muhalefeti temsil etmenin, milyonlarca insanın sesi olmanın, azımsanmayacak bir maddi kaynağa hükmetmenin ve iktidara aday olmanın sağladığı iktidar. O muhalefet, parlamentoda yer alabilmiş bir muhalefetse etkisi artar.
Günümüz demokratik sistemlerinde, demokrasi için hayati ayrım iktidar ile muhalefet arasındaki ayrımdır. Güçler ayrılığı kuramı, bugün artık 17.-18. yüzyıllardaki anlamına sahip değil. Partilerin var olmadığı, işçi sınıfının henüz doğmadığı ya da tohum olduğu, dolayısıyla toplumsal örgütlenme biçimlerinin bugünkü zenginliğe sahip olmadığı devirlerin hâkim ve işlevsel kuramıdır klasik güçler ayrılığı. Parlamenter sistemde meclis çoğunluğunu bir parti ele geçirdiyse başkanlık sisteminde başkan ve meclis çoğunluğu aynı siyasi eğilime sahipse yasama ile yürütme arasındaki ayrımlar, anlamını büyük ölçüde kaybediyor ve gerek bağımsız yargı gerek güçlü muhalefet daha da önemli hale geliyor. Bugün pek çok ülkede ve Türkiye’de olduğu gibi.
Muhalefete en büyük değeri veren ve onu ‘resmen’ (yasayla) muhalefet yapmakla mükellef tutan İngilizlerin ‘gölge kabinesi’, bu bakımdan en manidar örnektir. Demokrasinin ve parlamenter sistemin mucidi İngilizler, o demokrasiyi korumak için en ‘güvenceli muhalefet’i de yarattı ve muhalefet yapmayı bir zorunluluk haline getirdi.
Türkiye’de yürürlükteki sistemin mantığı ve yönetimin zihniyeti, seçim sonuçlarıyla birleşince, artık kurumsal bir güçler ayrılığından söz etmek imkansızlaştı. Hal böyleyken, toplumsal ve kurumsal muhalefet demokrasinin tıknefes de olsa yaşaması için en değerli olgular durumunda. Ve ne yazık ki Türkiye, çok partili yaşamda hiç bu ölçüde muhalefetsiz kalmamıştı. Oysa 12 Eylül’den kısa bir süre sonra dahi muhalefet filizlenmiş, DYP ve SHP 1986 ara seçiminde varlık gösterebilmiş, yasaklı siyasetçiler 1987 halkoylamasında kıl payı ‘Evet’ çıkmasıyla yasaklılıktan kurtulup dönebilmişti.
Bugün muhalefetin dağınıklığı konusunda herkes çokça gerekçe bulabilir ve muhtemelen çoğu birbirini tekrar eder. Görünmeyen, anlaşılmayan, gizemli bir şeyler yok ortada. Bir parti, Cumhuriyet tarihinin çeyreğinde ülkeyi tek başına yönettiyse bunu tek başına değil, muhalefetin........
© Diken
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)
![](https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/3c/Download_on_the_App_Store_Badge.svg/203px-Download_on_the_App_Store_Badge.svg.png)
![Get it on Google Play](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/google.play.220.png)