Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…
Tarih bazen çok hızlı akıyor. 1 Ekim 2014 ile 12 Mayıs 2025 arasında olup bitenler halkın başını döndüren bir tempoda yaşandı ve belli ki böyle devam edecek. Gelişmeleri algılayıp doğru tutum almak ne toplum ortalaması ne de siyasetçiler açısından kolay iş. Hele ki CHP’nin ve cumhurbaşkanı adayının hedefe oturtulduğu koşullarda ve hemen hiç kimsenin derli toplu bilgi edinemediği bir konuda.
PKK’nın fesih kararı almasını önemsiz bulan biri yoktur muhtemelen. Buna mukabil şu ya da bu gerekçeyle tepki gösterenler mevcut. Tepkilerin içeriği, niteliği, tepki gösterenlerin derdi tasası, kamuoyundaki heyecansızlığın ve endişenin nedenleri, bir başka yazının konusu olacak. Burada yalnızca CHP’li üç siyasetçinin açıklaması hakkında birkaç kısa not düşeceğim.
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve hatta Mansur Yavaş, bence gerek kendileri gerekse ülke için gerekli ve ayakları yere basan açıklamalar yaptı. Başlıktaki ‘özenli’ yerine, ‘aklı başında’ ya da ‘ciddiyet sahibi’ ifadeleri de kullanılabilirdi. Tarihin doğru tarafındalar. Halkın ‘hamasete’ fazlasıyla doyduğunu kavramakta zorlanan siyaset esnafının (ve külhanbeyi yazar çizerin) istikbalini yaşayarak göreceğiz.
Özgür Özel, on yıllardır süren ve ağır bedeli olan terörün sona ermesinin önemine vurgu yaparken, barış ile demokrasi ve hukuk arasındaki ‘olmazsa olmaz’ bağdan söz etmiş. Öyle ya, eğer barış kalıcı olacaksa bu ancak demokratik bir hukuk devletinin sağlam temellere oturtulmasıyla mümkün. Ayrıca, yalnızca Kürt meselesinde değil, diğer tüm sorunların çözümünde de gerekli bir koşul hukuk güvenliği ve yaşayan bir anayasa.
Özel, Lozan’ı anmayı ihmal etmemiş ve iyi yapmış. CHP genel başkanı, CHP’nin yıllardır dillendirdiği ‘Meclis çatısı’ önerisini yinelemiş: “Demokratikleşmenin gereği olan tüm yasal düzenlemelerin beklemeksizin TBMM çatısı altında yapılması ihtiyacının altını çiziyoruz. Demokratikleşme........© Diken
