Laik/seküler olmayan bir demokrasi mi keşfedildi?
Her Allah’ın günü demokrasi pınarının serin suyundan nasiplendiğimiz bir gelişme daha yaşanıyor ülkede. TÜSİAD yöneticilerinin başına gelenden bir hafta sonra, önemli bir şirketin tepe yöneticisi de Yeni Türkiye ile tanıştı. Herkesin bir sırası var. Üç gün öncesine dek büyük bir şirketin tepesinde yönetici olabilirsiniz. Sahip olduğunuz konumu yitirmeniz için birkaç saat yeterli olacaktır.
Yeni Türkiye uygulamalarıyla bir anda karşılaşıp neye uğradığını şaşıran her ölümlü, yıllardır o uygulamaların en şedit biçimine muhatap olmuş çok sayıda yurttaşın varlığını hatırlamalı. Suskunlukla geçiştirilen adaletsizlik, kör parmağım gözüne hukuk dışılıklar eninde sonunda ahalinin yaşamını etkilemeye başlıyor.
Bu bağlamda, son yıllarda servetlerini daha da büyüten patronların temsilcisi TÜSİAD yöneticisinin, konuşmasında ‘mutsuzluğa’ yaptığı vurgunun altını özellikle çizmek isterim. Yalnızca bireysel bir olgu değil mutluluk, bir toplum içinde yaşandığı bilinciyle, diğerlerinin yaşam koşulları ve özgürlüğü göz önünde bulundurulduğunda ve ancak kamunun yararı için sarf edilen ‘emeğin’ ödülü olabilir. Çok sayıda meslektaşımla birlikte üniversiteden atıldığım dönemde, pek çok yazımda, yetişmiş insanları böyle hoyratça harcamanın yalnızca o insanların değil kamunun-toplumun sorunu olarak görülmesini gerektiğini yinelemiştim. Adaletsizliğe bir prensip olarak ve yüksek sesle karşı çıkılmazsa dönüp dolaşıp geleceği yer sizin kapınızdır.
Koskoca bir şirketin koskoca yöneticisi, şirket içi bir yazışmada diğer bir yöneticiyi uyardığı ve söz konusu yazışma sızdırıldığı için, artık âdetten olduğu üzere sosyal medyada linç edildi, istifa ettirildi, hakkında soruşturma başlatıldı, gözaltına alındı ve sonunda, yine alıştığımız gibi ‘adli kontrol şartıyla’ serbest bırakıldı. Ardından, şirket bir açıklama yayınladı; insan okurken mahcup oluyor bizim sermayedarın haline.
Yazışmanın ‘iç yazışma’ niteliğini, buradaki asıl sorunun ‘sızdırma’ olduğunu, o satırların şirket çalışanları haricinde hiç........
© Diken
