Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da…
“Türkiye ne zaman bir hukuk devletiydi?” sorusunu yanıtlamak kolay değil. Yaklaştığı ve uzaklaştığı dönemler var. Ancak son yıllara dek, hemen her zaman bir ‘kanun devleti’ olabildi. Hayli zamandır muhtaç kaldığımız, işte bu nitelik: hiç olmazsa kanun devleti olabilmek.
Daha açık söylemek gerekirse ihtiyacımız şu: Hallice bir ‘robot’, kendisine yüklenen mevzuatı nasıl uygularsa, en düz haliyle, bir kanunu öylece uygulamak. Bizi biz yapan milli ve manevi değerler eklenmemiş bir robota kanun hükümlerini yükleyip yeri geldiğinde “A kişisi tutuklu mu yargılanmalı?” sorusunu yöneltirseniz, o robot, bir insanı tutuklamak için gerekli koşullarla göz altındaki kişinin durumunu ‘eşleştirecek’ ve ‘kanun’a en uygun karara hükmedecektir.
2025’te hava gibi, su gibi ihtiyacımız budur; henüz Anadolu irfanıyla tanışmamış bir robotun, sıradan bir yazılımla mevzuatı uygulaması, dile getirmesi.
Sonrası, kanun devletini aşıp hukuk devleti olabilmek. Biraz daha zahmetli, iki yüz yıldır mücadele veriliyor, şimdilik bu kadar olabildi!
Nedir hukuk devleti ve ne işe yarar? Hiç uzatmadan, eveleyip gevelemeden… Bakkaldan aldığınız ekmeğin kalitesinden yürüdüğünüz kaldırımın iki yılda bir değişen oynak taşlarına, içtiğiniz sudaki filanca metal oranından çoluk çocuğunuzun geleceğine, nasıl yaşadığınızdan nasıl öldüğünüze… Tümü, yurttaşı olduğunuz devletin bir hukuk devleti olup olmamasıyla ilgilidir.
Hukuk devleti, kanunların ‘hukuk devleti’ ilkesine uygun biçimde hazırlandığı, yorumlandığı, uygulandığı devlettir. Demokratik devletle, sosyal devletle, laik devletle, insan hakları hukukuyla aynı ailedendir ve ancak o aile fertleri bir arada, uyum içindeyse kendini gerçekleştirebilir.
Türkçesi, laik/seküler olmayan, sosyal devlet önlemlerini görmezden gelen, insan haklarına ancak yolda karşılaşırsa selam veren bir devlet, hukuk devleti olamaz. Bu denli basit, başı sonu belli, yeniden keşfedilmeye ihtiyaç duymayan bir konu.
Demek ki çocuğunuzun içtiği suyun kalitesiyle, bir şehrin kaldırımında yürüyebilmek, tatilde kaldığımız otelde huzur içinde uyuyabilmek, düşüncemizi özgürce-endişe duymadan dile getirebilmek, insan gibi yaşayıp insan gibi ölebilmek, kısacası, insana yaraşır asgari hayat seviyesi ve güvencesiyle ‘hukuk devleti’ ilkesi ve dolayısıyla diğer demokratik ilkeler arasında güçlü bağlar var. Bu yüzden insan evladı, söz konusu ilkelerin vücut bulduğu hak ve özgürlükler için yüz yıllar boyu mücadele etti, canını verdi.
Hukuk devleti,........
© Diken
