menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Boykot bir anayasal hak mıdır?

55 0
08.04.2025

İkinci yazı…

İlk yazıda vergi-harcama ile ‘yurttaşın temsili’ ilişkisini, özetle, vergi-demokrasi arasındaki yakın bağı, anayasa tarihi bağlamında ele aldım. İkinci yazı ise bir boykot eyleminin anayasa metni üzerinden nasıl yorumlanabileceği.

Ülkedeki bazı firmalara yönelik boykot ve bir günlük genel tüketim boykotu çağrısı ile muhtelif boykotlar durup dururken başlamadı. Muhalefetin en popüler cumhurbaşkanı adayının 30 küsur yıllık üniversite diploması iptal edildi, ardından tutuklanarak Silivri’ye gönderildi. Efendim diploma şu yüzden iptal edildi, hukuka şöyle uygun, böyle uygun, tutuklama gerekliydi… Bunlar benim değil, daha ziyade külahımın ilgi çekici bulduğu açıklamalar.

Halk, yaşananlara tepki gösterdi. Bir asırdır yaptığı gibi.

Boykot çağrısı yapan birilerinin başı derdi girdi. En ilginci, anayasa maddelerini hatırlatan bir oyuncunun yaşadığıydı.

Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu sosyal medya hesabında şunları yazmış: “Boykot, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile toplantı gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında değerlendirilebilecek bir protesto biçimidir. Anayasamızın 25. 26. ve 34.maddeleriyle güvence altına alınmıştır.” Aktör, ayrıca, TRT dizisinden çıkarılan bir diğer oyuncu arkadaşının ifade özgürlüğünü de savunmuş.

Üzümoğlu’nun yaptığı, anayasa maddelerini hatırlatmaktan ibaret. Bir şeyleri boykot etmenin bir hak olduğunu ve anayasa tarafından güvence altına alındığını tespit ediyor. İyi bir yurttaş olarak anayasasına, hak ve özgürlüklerine sahip çıkıyor.

‘Boykot’ anayasal bakımdan nasıl ele alınabilir?

Önce, ‘Boykot nedir?’ sorusunu soralım. Her hak ve özgürlük örnek olayında sorulması gereken ilk soru: Boykot nedir? Boykot, bir insan eylemidir. Eylemin gerekçesi bir şeyleri protesto etmek. Yurttaş, “Şu şu gelişmeler asabımı bozdu, tepki olarak şunu şunu boykot ediyorum” demiştir. Geçen hafta olduğu gibi, bir şeyleri almayarak ve ulaşabildiği diğer insanları almamaya davet ederek. Baskı, cebir, şiddet içermeyen bir çağrı…

İsteyen uyar, istemeyen kulak ardı eder ya da tepki gösterir. Nitekim birileri boykot çağrısı yaparken, boykota uymayan yurttaşlar ve adı sanı bilinen siyasetçiler gidip kameralar önünde alışveriş yaptı. İki tutum da demokratik bir düzende olağan karşılanır. Bir hukuk devletinde kabul edilemez olan ise boykot çağrısının kriminalize edilmesi ve bu çağrıyı destekleyen oyuncuların (ve diğer meslek erbabının) işsiz bırakılması, kimi zibidi basın-yayın bezirganı tarafından hedef tahtasına konulmasıdır.

Üzümoğlu’nun andığı maddelere bakalım:

Madde 25 ve 26, ‘düşünce ve kanaat hürriyeti’yle ilgilidir. Önce kişilerin düşünce ve kanaatleri güvence altına alınır (25), sonra düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti. (26) (Aslında anlamsız bir ayrımdır.)

26. madde şöyle der: ‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.‘ İkinci fıkrada ise genel sınırlama........

© Diken