Adalet ve eşitlik hava gibi, su gibi…
Adalet mülkün/devletin temelinde yer aldığı varsayılan bir ilke. ‘Adalet mülkün temelidir‘ sözü, adaleti çekip alırsanız devletin temelinin sarsılacağını varsayan bir iddia içeriyor.
Adalete temel değer atfeden bu tanımın ‘adalet’ ve ‘devlet’ kavramlarını büyük ölçüde ideolojilerden, tarihten, toplumsal-sınıfsal mücadelelerden, kültürden, ülkelerin gelişmişlik düzeyinden vs. ayrı gören bir tarafı var. Oysa ne tek bir devlet tanımı, ne de bir adalet ideali oldu bugüne dek. Bir liberalin, bir sosyalistin, bir faşistin devlet ve haliyle adalet algıları birbirinden farklı.
Ancak, günümüzde mahkeme duvarında yazan bu ilkenin ülke sınırları dahilinde yaşayan herkes için aynı ‘değer’i ifade etmesini sağlayacak bazı ortak niteliklere de sahip olması gerek. Ortak nitelikler tarihten süzülür. İçinde din, kültür, evrensel kurallar, hâkim inanışlar bulunur. Herhangi bir kültüre, herhangi bir inanışa, herhangi bir cinsiyete, herhangi bir ideolojiye sahip insanlar ancak belli ilkeler üzerinde ortaklık kurduğu ölçüde bir arada yaşayabilir.
Bu nedenle her ülkede, herkesin uymak zorunda olduğu yasalar var. Uyma zorunluluğu, boyun eğilen yasaların adil olduğundan değil, sadece yasa olduğundandır ve yeryüzünde yasa devleti olmayan bir devlet yok.
Yasaları olan bir devleti hukuk devletine dönüştürmek için, o yasaların, birkaç yüzyıllık mücadelenin sonucunda benimsenmiş ve sürekli gelişen bazı ilkelerle zenginleştirilmiş olması gerekir. Günümüzde medeni bir toplumsal yaşamın şartı kabul edilen ‘demokratik devlet’, ‘hukuk devleti’ gibi ilkeler, klasik burjuva-liberal demokrasisinin kurumları. Bir yerde donup kalmayan, özellikle insan hakları hukukunun icat edilmesiyle birlikte içeriği sürekli değişip gelişen ilkeler bunlar.
Klasik demokrasinin ‘insana’ en temel vaadi, yasa karşısında eşitlikti. Sosyalizan bir eşitlik tasası yoktu. Örneğin, yürürlükteki anayasa ‘herkes’in çalışma hakkını, mülkiyet hakkını vs. güvence altına alır; yani sizin ve Sabancı ailesinden birilerinin hem çalışma hem de mülkiyet hakları ‘eşit biçimde’ güvence altınadır! Hal böyleyken, ‘Adalet mülkün temelidir’ sözündeki adaleti, öncelikle yasa karşısında eşitlik ilkesiyle birlikte kabul etmekte yarar var. O yasanın demokratik bir zihniyetle ve evrensel ilkelere uygun hazırlanıp hazırlanmadığı, demokratik biçimde uygulanıp uygulanmadığı ise demokrasi-hukuk devleti mücadelesinin vardığı aşamayla ilgili.........
© Diken
