menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Yeter, söz milletindir' sloganının yeni taraftarı, CHP!

53 0
15.04.2025

Ekrem İmamoğlu’nun önce diploması iptal edildi, ardından tutuklandı. İktidarın hiç hesap etmediği bir halk tepkisi doğdu. O tepki sonucunda, nihayetinde kendi sonunun da yaklaşmakta olduğunu gören CHP ‘normalleşme’ adı verdiği ne idüğü belirsiz siyaseti terk etti. Her şerde bir hayır varmış!

Son haftalarda yeni, umut verici bir yol tutturmuşa benziyor CHP’liler. Bir kez daha siyaset yapmaya başladılar, halkı hatırladılar; bir başka söyleyişle, halk kendisini cümle siyasetçiye hatırlattı. Nicedir, Batı’daki eğilimle de uyumlu biçimde, iktidarıyla muhalefetiyle halksız bir demokrasi oyunu sahneliyorlardı.

Yeni sürecin en ilginç yanlarından biri, memleket sağının onlarca yıldır başat sloganı olan ‘milli iradeciliğin’ taraf ve anlam değiştirme ihtimali. ‘İhtimal’ diyorum, zira yakın tarihe biçim veren bir dünya görüşünün hızla el ve içerik değiştirmesi kolay değil. İktidar olup sınanmak gerekiyor belki de. Buna mukabil, 1950’de “Yeter, söz milletindir” diyerek hükümet olan ve o gün bugündür üç-beş yıl haricinde hep iktidarda kalan Türkiye sağının şu anki temsilcisi konumundaki Türk-İslamcı iktidar bloku, artık daha ziyade müesses nizamı, iktidara gelme sürecinde mücadele ettiği kurum ve değerleri temsil ediyor.

1950’de iktidarı DP’ye temsil eden CHP ise, 2025’te, o DP’nin sloganını sahiplendi. Bu durumun CHP bakımından bir zafer olup olmadığını zaman gösterecek, ancak iktidar bakımından yenilgi olduğuna kuşku yok. İktidar, sağın yaklaşık 70 yıldır yinelediği bir düşünceyi, sloganı ve dilediğince yoğurduğu bir argümanı CHP’ye kaptırmış görünüyor. Hâlihazırda, tüm organlarıyla devasa bir devlet gücünün karşısında milyonluk mitingler yapan, ‘millet’ ve ‘seçim’ sözcüklerini ağzından düşürmeyen, doğrudan milleti muhatap alan, ona seslenen bir muhalefet, bir CHP söz konusu.

Milli iradenin temsilini, bu sloganı sahiplenmek iyi bir şey midir? Kavramı nasıl yorumladığınıza bağlı ve işte burada işin içine içerikteki değişim giriyor. Çünkü biri de çıkar ve “CHP’nin milli iradeciliğe sarılması partinin sağa kaydığını gösterir” diyebilir ki çok da yabana atılamaz bir iddia olur. Öyle ya, ‘halkçı Ecevit’ten, ‘milletçi CHP ve İmamoğlu’na. ‘Milli irade’ görüşünün nasıl algılandığı ve sahiplenildiği, dile getiriliş amacı bu nedenle önemli. Kişisel olarak, güncel ‘millet’ vurgusunun şu haliyle ‘sağ’ bir yorum olmadığı kanısındayım. Nitekim, 1950’deki de değildi; sorun, asıl olarak 1960’larda ve bana kalırsa milli iradenin önce Bayar’ın, sonrasında AP’lilerin dillerine pelesenk ettiği halidir.

1960’lar ve 70’lerde genel olarak aydınlar, özellikle sol aydınlar arasındaki, devrim tartışmaları, Osmanlı-Cumhuriyet değerlendirmeleri ve bürokrasi yorumları ‘milli iradeciliğin’ kavranmasında önemli. Yani, yalnızca sağcı-muhafazakâr yazarların değil, örneğin sol Kemalistlerin; Aybar, Boran, Divitçioğlu, Küçükömer gibi sol-sosyalist düşünürlerin bürokrasi çözümlemelerine bakmak gerekir. Sağ jargonla ilişkili olumsuz bir anlam yüklenen ‘milli iradecilik’le kasıt, her ne kadar salt bürokrasi eleştirisinden ibaret olmasa da bu zümrenin şiddetli eleştirisini de içeren bir bürokrasiye ve 1961 Anayasası........

© Diken