menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Altan Öymen nerelere giderdi?

26 0
27.07.2025

Altan Öymen’in çocukluğundan gençliğine uzanana yıllarda Ankara nasıl bir yerdi ve insanlar bir günü nası geçirirdi?

Bir şehir köprülerden, müzelerden, yollardan, ören yerlerinden ibaret değildir; bir şehir aynı zamanda insanların ve mekânların belleğinden oluşur. Şairleri, yazarları, gazetecileri, bir şehrin belleğini oluşturabilir.

Altan Öymen de her çocuk gibi parklarda oynadı, mesire alanlarında ağaçların altında kilimlere oturdu. Üniversite kantinlerinde, pastanelerde, meyhane ve barlarda, lokantalarda zaman geçirdi. Meslek hayatında yeni arkadaşlar edindi ve bu belleği bize süzerek aktardı kitaplarında.

Çocukluğunda ya da meslek hayatına başladığında, 1950-1960’lı yıllarda, Altan Öymen nerelere giderdi, kimlerle arkadaşlık ederdi, neler konuşurdu sorularına yanıt aramaya çalışacağım.

Anneannemin beni gezmeye götürdüğü yerlerden biri Ulus’taki Meclis bahçesiydi. Bizim evden yürüyerek kısa zamanda giderdik.

Şimdi orası, kısmen müze haline gelmiş olan ikinci Meclis binasının bahçesi. O zamanlar Meclis o binada çalışırdı. Bahçesi de halka açıktı. Ağaçları, çimleri bakımlıydı. Birbiriyle bağlantılı havuzları vardı. Havuzların içinde kırmızı balıklar yüzerdi. Benim balığı ilk görüşüm oradadır. Hatta, galiba bir süre bütün balıklan kırmızıdır sanmıştım.

Akşamüstleri bahçeye bando gelir, müzik çalardı. Halk, kadınlı çocuklu, etrafında toplanır dinlerdi.”(1)

1932 doğumlu Altan Öymen, ilk Karagöz oyununu ‘Hayali Küçük Ali‘ adlı ünlü Karagözcü’nün uygulamasıyla Ankara Halkevi’nde gösterilere ayrılan bölümde seyretti. Dost ve akraba düğünlerinin bazıları da yine Ankara Halkevi’nde yapıldığından, ailesiyle sık sık o binanın kapısından içeri girdi.. Dönem ve iktidarlar değişti ama Aysel hanımla 1956’da evlenen Altan beyin nikâhı da yine bu binada kıyıldı.

Gazi Orman Çiftliği’ne piknik için gittiklerinden bahsediyor Altan bey. Memleketin çiftçilerine örnek olsun diye tasarlanan çiftlikte insanların dinlenmek ve piknik yapmak için bir araya geldiğini, Ankara halkının banliyö treniyle ulaşabileceği çiftlikte gezinti yaptığını vurguluyor. Çiftlik olur da üretim olmaz mı? Reçelden turşuya uzanan bir çeşni karşılıyor Ankara sakinlerini. Bir de hepimizce malum İstanbul’daki Bomonti birasına rakip bir bira üretiliyor çiftlikte: ‘Orman çiftliği birası’ daha sonra Tekel Birası olarak varlığını sürdürecektir. Çocuken de fakülte ve evlilik yıllarında da Gazi Çiftliği’ne gitti Altan bey.

Gar olur da lokantası, pastanesi, barı olmaz mı? Hem de iç ve dış haberlerde bütün kulislerin aktığı bir merkez konumunda. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Cumhuriyet baloları ve resmi davetler burada yapılırdı. Bazen başka ülkelerin sanatçıları burada sahneye çıkar, opera aryaları ya da bale gösterileri heyecan ve coşkuyla izlenirdi. Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses de Gar Gazinosu’nda sahne alırdı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ya da bir diğer adıyla Mülkiye… İkinci Yeni’nin doğum sancılarının memleketimize ses verdiği dizelerin ve şiirlerin ‘parasız yatılı hareketi’ (Ece Ayhan). Cemal Süreya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç gibi şairlerimizin eğitim aldığı Mülkiye’de elbet Altan Öymen de edebiyat sohbetlerine katılanlar arasındadır.

Mülkiye öğrenci salonunda yapılan........

© Diken