Urfalı şairimiz Mehmet Kurtoğlu evinde yapılacak sıra gecesine davet etti beni. Onun adını ilk kez 2000’lerin başında, “Bana Kendini Anlat” adlı şiir kitabıyla duymuştum. O başlıktan esinlenerek, “Sana Kendimi Anlatayım,” başlığı ile çocuklarını dinlemeyen büyüklere bir masal düşünmüştüm. Sonra “Hafızasını Arayan Şehir” adlı kitabı basında ilgimi çekmişti. Şehirlerimizi beton ormanına boğan bilinçsiz, kültürsüz yapım şirketlerine karşı ne kadar şiirsel bir isim bulmuştu. Otuzdan fazla eseri var Mehmet Kurtoğlu’nun. Bizim Stefan Zweig’ımızdır O: Şiir, deneme, inceleme, biyografi, belgesel, roman ve tiyatro dalında kalem oynatan bir şairimiz. İlk kez bu günlerde tanıştık Ankara’da. Donanımlı, ince duygulu, dost canlısı ve sıcacık bir insan. Bütün eserlerini okuyamadığım için hayıflandım. “Bir Yaşamdan Kesitler” başlıklı şiirinden birkaç dize aktaracağım size:

“…

ne güzel hikâyeler dinlerdik
komşu kadınlardan
bir yanda yedi başlı canavar
öbür yanda mehmet şah
peşinde koştuğu padişah kızı
uykularımızda bir düştü
aşk hayatımızda ince ayrıntı…”

Evine gittim Mehmet Kurtoğlu’nun. Bilge insanlar gelmişti sıra gecesine. İbrahim Tatlıses’in sunduğu sıra gecesinden biliyordum, oysa çok farklı ve anlamlıymış. Meğer kökleri binlerce yıldan akıp gelen bir gelenekmiş sıra geceleri. Abuzer Akbıyık’ın, “Şanlıurfa Sıra Gecesi” kitabıyla zenginleştim. Anlatacağım.

Kimler Vardı?

Abuzer Akbıyık: 1992 yılından beri sıra gecesi başkanı, önemli bir kültür insanı. Her biri derya gibi 28 kitabın yazarı. Mali müşavir, yumuşacık bir insan.

Osman Güzelgöz: Tenekeci Mahmut diye bilinen ünlü folklor ustasının oğlu. Gazeteci, şair, on kitabı var, üçü şiir.

Necdet Seçkin: Edebiyat öğretmeni. İlgili ve bilgili bir insan. Sıra gecesinin saygın üyelerinden.

Rüştü Öcal: Bankacı, sivil toplum kuruluşlarında öncü.

Halil........

© dibace.net