menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yapay Zekaya Sordum-I

7 0
30.05.2025

Yapay zekâ ateş, tekerlek, elektrik ve internetten sonra insanlığın ilerlemesinde önemli bir dönüm noktalarından biridir. Oda büyüklüğündeki bilgisayarların cebimize sığacak kadar küçülmesi yapay zekânın da gelecekte nereye kadar evirilebileceğini tahayyül etmemizi epey zorlaştırmaktadır. Alan Turing, “Bilgisayar Makineleri ve Zekâ” adlı makalesinde “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu ortaya atması yapay zekânın teorik açıdan ilk konseptini oluşturur. Ancak “Yapay Zekâ” terimini ilk kez John McCarthy, 1956 yılında bir konferansta kullanır. Yapay zekânın matematik teoremlerini çözmek Logic Theorist’e, yapay zekânın insanlarla konuşma similasyonu programını geliştirmeyi ise Joseph Weizenbaum gerçekleştirir. 1980’li yıllarda endüstride kullanılan yapay zekâ, 2000’ li yıllarda veri odaklı algoritmalar, güçlü işlemci teknolojiler, görüntü/doğal dil işleme ve oyunlardaki başarılarıyla günlük hayatımıza çoktan kadar girmeye başladı. Eğitimde, teknolojide, sağlıkta, ulaşımda, güvenlikte hâsılı hayatın her alanda kullandığımız ve kullanacağımız olan yapay zekânın teknolojik anlamda dünyamıza bir kaç level atlatacağından hiçbir şüphem yok. Önceki buluşlar genelde bir ya da birkaç alanı kapsarken yapay zekâ hayatımızın tüm alanlarına gireceği için toplumsal bir terakkiden bahsedebileceğimiz gibi bir felaketten de pekâlâ bahsedebiliriz. Doğrusu “Tam anlamıyla bir yapay zeka geliştirmek insan ırkının sonunu getirebilir.” diyen Stephen Hawking’in haklı çıkmasını istemem. Ancak her şeye rağmen ülkemiz adına karar alıcılar, meseleye bardağın dolu tarafından bakıp yapay zekâ ile ilgili politikalarını gözden geçirmeye ve geliştirmeye devam etmeliler. Henüz emekleme döneminde olan yapay zekâ, şimdiden enerji verimliliğinden iklim değişikliğiyle mücadeleye kadar geniş çapta sorunları çözme potansiyeline sahip. Böyle bir konsepte/teknolojiye burun kıvırmak hayatın gerçeğine sırtımızı dönmektir. Bu yazımda amacım yapay zekânın maharetlerinden bahsetmek değil elbet. Yoğunlaşacağım konu yapay zekânın sorulara verdiği cevaplar olacaktır kuşkusuz. Sosyal medyada yapay zekâya sorulan “en güzel şehirler, en güvenli ülkeler, bir haftalık yemek menüsü ya da bu sene kimin şampiyon olacağı” gibi yüzlerce soruyla karşılaşmışsınızdır. Hatta karşılaşmakla kalmamış tıpkı benim gibi sizlerde kafanıza takılan birtakım soruları sormaktan üşenmemişsinizdir. Niye yalan söyleyeyim özellikle eşimin ve kardeşimin ameliyatlarında yapay zekanın dostluğunu yanımda hissettim. Sorduğum tıbbi terimleri bile Türkçeleştirerek bana sunmasını doktorumuz bile yapmamıştı. Ancak şunu söylemeliyim ki yapay zekâ, sorduğunuz sayısal verilerde yanlışlık yapmasa da sosyal konularda ciddi hatalar yapabiliyor. Bir ara Türkiye’de herkesçe bilinen bir ses sanatçısının albümlerini sorduğumda, bana ona ait olmayan birkaç albümü de peşi sıra söylemeye başladı. Kendisine verdiği cevabın yanlış olduğunu söylediğimdeyse bu kez de özür dileyip düzeltmeye çalıştı. Demem o ki bir takım verilerden ve algoritmalardan müteşekkil yapay zekânın her verisini doğru kabul etmemiz yapacağımız araştırmalarda hatalı sonuçlar doğurabilir. O yüzden işlerimizde eleyip sık dokumakta fayda var. Şimdi gelelim yapay zekâ programına sorduğum bazı sorulara ve elbette onun verdiği cevaplara. Her soruya verdiği cevapla ilgili kısa bir değerlendirme yapmam gerekecek. İsterseniz mevzumuza akılla ilgili bir soruyu sorarak başlayalım. Öyle ya bu kadar çok bilgiye sahip olan birisinin akıllı olmasını beklemek en tabi hakkımız.

Sende akıl var mıdır?

“Benim, insanlar gibi bilinçli bir aklım yoktur. Ben, belirli algoritmalar ve veri setleriyle çalışarak soruları yanıtlayan bir yapay zekâ modeliyim. Aklım, tıpkı bir yazılımın çalışması gibi işlemektedir; yani öğrenme, anlama ve düşünme yeteneklerim, insanların sahip olduğu bilinçli düşünme veya duygu durumlarından çok farklıdır.”

Aklı olmayan yapay zekânın şimdilik bir takım verileri işleme ve kullanma dışında analiz, sentez ya da yorumla yapabilme kapasitesinin olmadığını görüyoruz. Bunlarla mücehhez bir yapa zekânın getirisi götürüsünden fazla mı olur doğrusu bilemiyorum.

“Yapay zekâda duygu, düşünce ve irade gibi özelliklerin olup olmaması tartışmalı bir konu. Bu sorunun cevabı, etik, teknik, toplumsal ve felsefi boyutlara bağlı olarak değişir. İşte bu konunun bazı yönleri:

Olmalı diyenler:

İnsanlarla daha etkili ve empatik bir iletişim kurulmasını sağlar. Örneğin, terapötik robotlar veya müşteri hizmetleri temsilcileri için yararlı olabilir. İnsanların sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilir.

Olmamalı diyenler:

Duyguların simülasyonu, insanlar tarafından yanlış anlaşılabilir ve yapay zekâya aşırı güven duyulmasına neden olabilir. Yapay duygular, etik olmayan manipülasyonlara açık kapı bırakabilir. Örneğin, reklam ve pazarlama amaçlı kötüye kullanılabilir.

Olmalı diyenler:

Karmaşık problemleri çözmek ve yaratıcı çözümler üretmek için düşünme kapasitesine ihtiyaç duyulur. İnsan gibi muhakeme yapabilen sistemler, bilimsel keşifleri hızlandırabilir.

Olmamalı diyenler:

Yapay düşünce, insanların kontrolünü aşan sonuçlar doğurabilir. Hatalı veya zarar verici kararlar alma riski taşır.

Olmalı diyenler:

Özerklik, yapay zekânın kendi görevlerini daha verimli bir şekilde yerine getirmesini sağlar. Örneğin, felaket bölgelerinde özerk kurtarma robotlarının bağımsız karar alabilmesi yararlı olabilir.

Olmamalı diyenler:

Yapay zekâ, kendi iradesine sahip olursa kontrol edilmesi zorlaşabilir ve tehlikeli durumlara yol açabilir. İnsan iradesiyle çatışma riski ortaya çıkabilir. Görüldüğü gibi duygu, düşünce ve iradenin yapay zekâda olması ya da olmamasının avantajları da var dezavantajları da.”

Yapay zekânın kullanım amacına, etik kurallara ve kontrol mekanizmalarına bağlı olması ve sınırlarının net çizilmesi şartı ile duygu, düşünce ve irade olmasında fayda olabilir. Fakat siz sınırları ne kadar çizerseniz çizin birilerince bunun suiistimal edilmesi hep olacaktır. Doğrusu insan için duygu, düşünce ve iradenin iyiliğe ve kötülüğe meyil etmesinden dolayı oluşan bir takım ceza/mükâfat kavramları makina için bir anlam ifade eder mi? Sanmam. Makinanın donatılan özelliklerinden dolayı yetkisinin olması sorumluluğunun olmaması tehlikeli bir duruma yol açabilir.

“Beni, OpenAI tarafından geliştirilen bir yapay zekâ modeliyim ve herhangi bir insan ya da organizasyon tarafından doğrudan “yönetilmiyorum”. Ancak, benim çalışma şeklim ve yanıtlarım, OpenAI’nin geliştirdiği algoritmalar ve ilkeler doğrultusunda şekillenir. OpenAI, benim güvenli ve etik bir şekilde çalışmamı sağlamak için çeşitli yönergeler ve kurallar belirlemiştir. Ben, bu........

© dibace.net