menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Oğuz Atay/Tutunamayanlar

7 0
25.02.2025

Niye yalan söyleyeyim uzun yıllar Oğuz Atay’ın “Tutanamayanlar” kitabını okumaktan çekindim. Sebebi yazarından dolayı değil elbet. Tuğla kalınlığındaki kitaplardan hep ürkmüşümdür. Bir sürü zaman ayır sonra elindeki her şey bir köpük gibi kayıp gitsin. İnsanın okuduğuna hayıflanır olması olacak iş değil. Fakat sosyal medyada bu kadar çok sitayişle bahsedilen bu kitaba daha fazla kayıtsız kalamazdım. Ve nihayet bir gün beni sabırla bekleyen malum kitapla buluşma vaktimiz gelmişti. Öncelikle kitabın başlığını okuduğumuzda hayatımızda tutunamadığımız ne de çok şeyin olduğunu hatırlarsınız. Kimisi bin bir ağızla dil döküp geldiği mevkide, makamda tutunamaz. Kimisi yıllarca çalışıp didinmesine rağmen bir türlü elinde tutamadığı parasına hayıflanır durur. Kimisi sağlığını tutamaz elinde. Kimisi sevdiklerini. Bir sanatçıyı çıkardığı kasetin tutmaması üzer, bir yazarı da yazdıklarının fark edilmemesi koparır hayattan. Köyden kente giden bulunduğu toplumsal çevreye tutunamaz. Kimisi iş yerinde, kimisi okulunda, kimisi ailesinde. Kimisi mutluluğu kaçırır elinden. Kimisi başarıyı. Ama illaki vardır şu hayatımızda tutunamadığımız mevzular. Hele ki zaman… Herkesin elinde tutamadığı/tutunamadığı tek gerçek. Ömür dakikalarının saliselerini bile avlamaya malik değiliz. Zaman kaçıyor, biz kovalıyoruz. Her ne ise… Kitaba dönecek olursak peşinen söylemeliyim ki mezkur eseri tanıma yolculuğunuzda “Tutanamayanlar” sizi ne Nirvana’ya ne de Olimpos Dağı’na ulaştıracaktır. Eseri okudukça kitapta tutunmanın zor olduğunu göreceksiniz. En çok alınıp da yarım........

© dibace.net