menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Keçeli: “Öykünün Uzunluğundan Ziyade Derinliği, Etkileyiciliği ve Özgünlüğü İçin Çalışıyorum.”

16 13
25.01.2025

“Deliler, Bavullar ve Tanışma Biçimleri” adlı öykü kitabınız 2024’ün ortalarında yayımlandı. Okuru bol olur umarız. Genel olarak kitabınızda kısa öyküler yer alıyor. Aynı zamanda kısa hatta tek sözcükten oluşan cümleler de var. Aslında bu, kolay bir teknik olarak değerlendirilse de az sözle yazmak, meram anlatmak hiç kolay değil. Neden kısa öyküler, kısa cümleler? Neler söylersiniz?

Merhaba. Öncelikle temennileriniz için teşekkür ederim. Evet, kısa öyküler yazıyorum. Sebebini tam olarak bildiğimi söyleyemem. Fakat şunu biliyorum: Öykü kendi zamanıyla, kendi metrajıyla geliyor. Öykünün uzunluğu veya kısalığı benim açımdan amaç değil, sonuç. Bu sebeple öykünün uzunluğundan ziyade derinliği, etkileyiciliği ve özgünlüğü için çalışıyorum, demem daha doğru olur. Özü vermek isterken laf kalabalığı yapmaktan çekinirim fakat öykü daha uzun olmayı hak ediyorsa uzun yazmaya da varım elbette.

Delilik tarih boyunca filozofların, düşünürlerin, teologların, edebiyatçıların ilgisini çekmiş. Erasmus’un “Deliliğe Övgü”sü, Foucault’un “Deliliğin Tarihi” Gerhard Schroder’in “Deliler ve Dâhiler”i akla ilk gelen kitaplardan. Anladığımız kadarıyla sizin de deliliğe, delilik biçimlerine ilginiz var. Kitabınızın adında da deliler var. Neler düşünüyorsunuz bu hususta?

Delilikle ilgili bakış açımın öykülere bunca yansıdığını ben de dosya oluştuktan sonra fark ettim. Malum, ayrı zamanlarda birbirinden bağımsız yazılan öykülerdi. Kitaba isim ararken dikkatimizi çekti delilik kavramı. Meğer ben deliliği ne çok deşmişim!

Çocukluğumun Ankara’sında her mahallede deliler olurdu. Onlarla iç içe ve onlardan korkmadan büyüdük. Patolojik delilerin zihinsel ve ruhsal dünyaları, bağımsızlıkları, normlardan bihaber oluşları, düşünme biçimleri vs. daima ilgimi çekti.

Bir de toplum içinde akıllı taklidi yapan deliler var ki yaş aldıkça hayata dair kararlılığın burada gizlendiğini fark ettim. En basit hâliyle bir fikirden, insandan, mekândan gidebilmek, çoğunluğun evet dediğine hayır diyebilmek de sosyal bağlamda delilikti. Velhasıl dünyayı akıllı insanlar bu hâle getirmişse azıcık delilik iyidir, düsturuyla yol alanlara selam olsun.

Kitabınızın ikici öyküsü “Peygamber ve Kıymıklı” metinlararasılık tekniğiyle kaleme alınmış. Tahsin Yücel’in “Peygamberin Son Beş Günü” metne renk veriyor. Öyküyü okumaya devam ederken Edip Cansever’in “Masa da Masaymış Ha” şiirini de hatırlıyoruz. Ayrıca bu öyküde Nazım’ın “Memleketimden İnsan Manzaraları” kitabı da var. “İhtimalli Öykü”de de Freud’dan bir alıntı var. Öykü tekniğinizle ilgili neler söylersiniz? Genelde metinlerarasılık, üstkurmaca gibi teknikler edebiyatta postmodern teknikler olarak kabul görüyor. Siz metinlerinizi postmodern edebiyat kapsamında değerlendiriyor musunuz?

Önceki sorunuzda öykünün kendi........

© dibace.net