menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arşiv Yazıları: Ramazan Geldi! (2012), Şimdiki Zamanlarda Ramazan-Şerif… (2014), Duralım, Tefekkür Edelim Ramazan-ı Şerifte… (2017)

17 1
02.03.2025

(26.07.2012) Ramazan Geldi!

Aylardan Ramazan’dır. Bu gelen, bize dokunan, bizi sınayan, bizi tutan Ramazan. Mü’min gönüllerde kadife bir rüzgâr gibi esen, gönülleri yumuşatan, ruhlarda ışıldayan Oruçtur gelen. Ruhları ışıldatan… Ramazan’ın getirdiği, Ramazan’la gelen Oruç. İnsan olmaklığın yemeden içmeden, arzuları kıyasıya doyurmaktan ibaret olmadığını hatırlatan; yücelmenin, insanoğluna heva-ü hevesiyle arasına set çektiği oranda gerçekleşeceği hakikatini gösteren Oruç’tur bu gelen. Fiziki yorgunluğun ve açlığın eşiğinde direnen ve bu direncin sonucunda bengisu pınarlarından yudum yudum içmenin sonsuz ferahlığı. Ruhun ayağa kalkışı. Ruhun şahlanışı…

Ramazan. Kur’an-ı Mübin’in yeryüzüne indirildiği ay. Mü’min gönüllerin aydınlandığı mübarek ay. O Hüzün Peygamberi’nin Hira’da bir düşünceye, bir düşe daldığı, Hz. Cibril ile sonsuz muhabbete oturduğu zamanlar. Hayatın debdebesinden, aldatıcılığından kaçarak Vahyin yaraları sağaltan ikliminde rahmet yağmurlarına tutulduğu, arı duru olduğu bir mübarek ay.

Oruç bizi içimize döndüren, durup nefes aldığımız bir eylemin adıdır. Oruç bize Allah’ın mülkünde misafir olduğumuzu hatırlatır. Misafire yakışan mütevazılıktir, sadeliktir, her türlü gösterişten, şatafattan, hırstan geri durmaktır. Adaletli olmaktır, adalette olmaktır. Oruç bizi âdem olmaya çağıran yüce bir çağrıdır. Onun ikliminde, sükûnetle zamanı ve mekânı yorumlarız. İçimizdeki Hira’ya döneriz, Hz. Nebi gibi. İçimizdeki hüzünle söyleşiriz… Bizi içine alıp ezip büken bir mekanizmaya benzeyen nefisten, şeytandan kaçarak Oruç’un hakikat pınarına koşarız. Kurtuluşa, felaha erenler ancak Oruç’un hakikat pınarından kana kana içenlerdir.

Dünya karşısında, onun fani nimetleri karşısında büyük bir sabırla, iradeyle durabilmektir Oruç. Zor bir tecrübe olan açlığın tecrübe edilmesi. Açlığın tecrübesi ve açların hatırlanmasıdır en çok ta. İnsanı tahakküm altına alan her türlü alışkanlıktan geri durmanın, metafizik âlemlere kanat çırpmayı engelleyen bütün zincirlerden kurtulmanın, özgürleşmenin adıdır Oruç. Sarı sıcaklarda sabrı kuşanmanın, iman zırhını giyinmenin adı…

*****

Ramazan’dır bu gelen. Bize gelen, varlığıyla bizi şereflendiren Ramazan. Yüce Yaratıcıdan bize bir armağandır bu gelen. Yüceler yücesinden bir iz, bir işaret bekleyenlere… İslam’ın garip gönüllülerine, yeryüzü yolcularına, inanmanın derin hüznünü içinde hissedenlere…

En çok ta içindeki putları temizleyenlere gelir Oruç. İçinde merhamete, iyiliğe, insanlığa yer açanlara tebessüm eyler. Saatlerce aç kalıp iftarda tıka basa midesini dolduranlara konuşmaz Oruç. Söyleşmez nefsini tıka basa dolduranlarla. Türlü nimetlerle doldurulmuş kibir sofralarına oturmaz. Orucun derin iklimini yüreğinde hisseden bağdaş kurmaz şatafatlı, gösterişli iftar sofralarında. Tevazuun, merhametin, sadeliğin, tevhidin dergâhında boyun bükenler ancak girebilirler Oruç’un açtığı kapıdan. Gayrisi aç kaldığıyla kalır.

Ramazan geldi yine. Paramparça, darmadağın içimize bir Ramazan daha geldi. Acının işlendiği bir gergefe benzeyen coğrafyamıza… Acıyla örülen coğrafyanın kaderine bir Ramazan daha…

Bir yanımız kandan bir derya sanki. Kan deryasına dönmüş İslam Dünyası. Cahiliye dönemlerindeki bedevilerin bile kan dökmekten imtina ettiği, utandığı haram aylarda modern bedevilerin akıttığı kan durmuyor. Durmadan kan kaybeden bir bünye gibiyiz. Modern cahiller, çağdaş bedeviler kandan zevk alıyor vampir gibi.

Bir yanımızda zengin iftar sofraları. Modern zamanların eğlence nesnesine dönüştürülen Ramazan. Estetikten ve zevkten yoksun bir eğlence… Zenginlerin egosunu tatmin aracı haline getirilen toplu iftarlar. Ramazan’ın ruhuna dokunamayanların, Ramazan’ın ruhunun sarıp sarmalamadıkları gösteriş yarışına girmişler iftar sofralarında. Beş yıldızlı otellerde açık büfe iftarlar. Akşama kadar boşu boşuna aç kalınan zamanlar. Televizyonlarda, gazetelerde beynimizi, gönlümüzü iğdiş eden birbirinin aynı saçma sohbetler, zevksiz anlatılar. Yalan yanlış tarih. Din üzerinden para kazananların sahtelikleri. Müstekbir, müstağni insanların Ramazan’ın ruhuna yaklaşamadıkları kibirleri. Rahmet-i Rahman’dan uzak bir ritüel gibi şimdi Ramazan.

******

Ramazan’ın ruhu modern gönüllerden uzaklaşmış sanki. Oruç’un insanı her dem olduran dili konuşmuyor insanoğluyla şimdilerde. Sanki her şey bir oyun gibi. Her şeyi eğlenceye çeviren bir yanı var modern dünyanın. Kime geliyor ramazan bilinmez olmuş. Durup nefes alınan durağı yok modern zamanların. Hızına yetişilmeyen bir koşturma. Durup dinlenmek bilmeyen bir haz arayışı.

Hayat bir panayıra benziyor şimdilerde. Bir Pazar yeri… Sükûneti yitik bir insanlık. Bir modern cahiliye. Kendin yok şimdi. Hira’n, inzivan, itikâfın yok. Düşün paramparça, düşüncen bulanık. Oruç neyi anlatsın sana? Ramazan hangi lisanla söyleşsin? Dindarlığı bir Ramazan tezgahına koyup, gösterişli iftar sofralarında insanların........

© dibace.net