menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küresel Kaosa Karşı Yenı̇ Mesih Çı̇n Senaryosu

9 1
08.11.2025

Aşağıdaki makale, yazarın 2004-2005 yıllarında
Yarın dergisinde yayınladığı ve daha sonra
Teolojinin Jeopolitiği-Allah-Vatan-Özgürlük
isimli kitabına aldığı makalelerin güncellenmiş özetidir.

Küresel koalisyonun finans-kapital kanadı, konvansiyonel güçleri kendine baş düşman olarak görmektedir. Ulus devletler, kurumsal dinler, ‘büyük anlatı’lar, yani olası tüm sermaye düzeni karşıtı direnç dinamikleri, finans-kapitalin nefretini çekmektedir. Küresel finans-kapital, bu geleneksel kurum ve kuramlar yerine, kendine ait yeni araçlar geliştirerek ilerlemektedir. Ulus devletlerin hükümetler arası örgütleri (ENGO) yerine hükümet dışı kuruluşlara (NGO), devletler arası anlaşmalar yerine şirketler arası hukuka, ulusal kültür yerine küresel kapitalist imaj kültürüne, ulusal ekonomi yerine ulus aşırı seyyal para merkezli ekonomiye, dinin aşkın özü (Tevhid) yerine, dinler arası diyaloga (pagan kökenli hümanizm), kamu düzeni yerine bencil bireye dayalı ihtiras dinamizmine yaslanmaktadır. Bankalar, borsalar, medya ve NGO’lar, küresel sermayenin temel araçlarıdır. İşte bu güç, halihazırda dikkat çekici bir şekilde Hindistan ve Çin’e yerleşmeye çalışmaktadır. Toprağa, geleneğe, toplumlara bir sadakati olmadığı için, kendisine sanki yeni bir keşfedilecek kıta aramaktadır. ABD’deki Konvansiyonel kanatla iç çelişkileri de bu arayışın esas nedeni gibi görünmektedir. Zira, ABD’yi oluşturan bileşkenin toplamını yöneten üst elitin, yani son karar merciinin kim olacağı sorunu, küresel sermayeye yedek bir üs arayışını dayatmış gibidir. Yeni dünya düzeninin konvansiyonel kanadın yöntemi doğrultusunda bölgesel ve ulusal devletler üzerinde kurulması, finans-kapitalin yeni kısıtlamalarla baş başa kalmasını getirecektir. Bu nedenle, küresel sermaye, Amerika yerine, Çin merkezli yeni bir doğuş için hazırlanıyor görünmektedir. (Çin’in en büyük bankasının sahibi Rockfeller’dir. Rockfeller ve Rocshild, Morgan vb. Yahudi görünümlü aileler, tıpkı M.Ö. 5. Yy.da Aryan-Pers emperyalizminin Hind kıtasından getirip mezopotamyaya yerleştirdiği ve ticareti kontrol için görevlendirdiği Ezra liderliğindeki ilk yahudiler gibi, modern dönemde batının (önce Almanların sonra İngilizlerin) Ezra’sı olarak Yahudi partisini Aryanların kapısına bağlayıp batı adına küresel ticareti yöneten Aryan faşizminin sembol ismidir.)

Çin, aslında 15. yüzyılda keşfedilmeyi bekleyen Amerika kıtası gibi, dünyadan yalıtılmış bir kıtadır. Maoculuk, yani derin sinir uçlarında Batı’yla-İngiltereyle- temas geleneğine sahip yönetici eliti ve ekonomi-politik karakteriyle, adeta kapalı bir kutudur. Tarihte Finike-Kartaca-Venedik ve 18. Yy da Doğu Hind Kumpanyası olarak dünya ticaretini konvensiyonel güçlerle çelişki içinde yöneten küresel sermaye geleneği açısından bakıldığında, Çin, Amerika kıtasını terk ederek yeni bir sayfa açma ve Pasifik eksenli olarak küresel sürecin yönünü değiştirme hedefinin en elverişli mekanıdır. Finans-kapital güçler, sessizce Çin’e yığınak yapmaktadır. Özellikle Çin’e yönelen yatırımlar, ileri teknoloji üretimi ve finans-kapitalle kurulan kapalı ilişkiler, Çin görünümlü, yani Çinli (ve Hindli) elitlerin önde olduğu ama geride küresel finans-kapital baronlarının yönettiği bir yeni süper imparatorluk inşa ediliyor gibidir. Bu bağlamda, ilk planda olası tüm büyük güçler gibi, ABD imajının da finans-kapital kontrolündeki araçlar tarafından yıpratılması dikkat çekicidir. Mesela, Irak’taki vahşetin dünyaya servis edildiği mekanizmalar, bu finans gücünün denetimindedir. Sanki finans-kapital, ABD içi bir tür soğuk savaş yürüterek rakip kanada şantaj yapmaktadır.

Deli numarası yapan bir yaratığın yönettiği ABD ile Amerikan Fetösü olan yahudi lobisinin tüm ülkelerin yönetici elitlerini epsteinvari yöntemlerle yönettiği küresel şantaj düzeni engelsiz, alternatifsiz bir şekilde devam ediyor. Bu küresel kaos ortamında delirmiş numarası yaparak gazze’de çoluk çocuk katleddip adeta Moğol dehşeti salarak her ülkeye ‘sizi de böyle yaparız’ demeye çalışan siyonist israil terör örgütünün insanlığı bezdirip-korkutup başka bir kurtarıcı-mesih- aramaya koşulladığı görülmektedir. Yahudi partisinin, hem İsrail üzerinden hem de ellerindeki her tür şantaj malzemesi ile insanlığın kadim değerleriyle savaşı, ABD’nin insanlık nezdinde iyice kötücülleştirilmesi ve giderek alternatif bir kurtarıcı güç arayışını beslemektedir. ABD’nin dünyayı kana boğan 2. Dünya savaşı sonrası kurtarıcı olarak sahmeye çıkması ve İngiliz, Fransız, Alman emperyalizminden yorulmuş dünyaya hürriyet, demokrasi, kalkınma gibi liberal değerlerle kurtarıcı bir misyon üstlenmesi gibi, şimdi de Çin, sessizce ve sabırla Amerikan-yahudi şirretliğinin kana ve gözyaşına boğduğu insanlığı kurtaracak, yeni teknoloji, ekonomi, sosyalite vaadeden yani ABD gibi yeni bir dünya kurma ihtimali içeren bir görünümle sahneye hazırlandığı görülmektedir. İblis, İngiliz, Amerikan, Yahudi, Alman, Fransız, Rus maskelerinden sonra Çin maskesiyle mehdi-mesih rolüne hazırlanmaktadır.

Küresel Aryan faşizminin, özellikle İslam dünyasında bütüncül bir iradeye hiçbir şekilde razı olmadığı ortadadır. Yine bazı ABD gelecek vizyonu raporlarında geçen, Türkiye, İran, Irak, Arabistan, Mısır, Suriye vb. ülkelerin parçalanması senaryolarının sahipleri, küresel sermaye gücüdür. Bu güç, ‘yeni Osmanlı’ ihtimalini sabote etme, başaramazsa büyük İsrail projesine dönüştürme gayreti içinde gibi görünmektedir. Aryan faşizminin Ortadoğu müttefiki İran’ın şii hilali ile tahrip ettiği, mezhepçi bölücü tohumlar ektiği kaos sürecini ve Suriye, Irak, Lübnan, Yemen’deki Müslüman katliamlarını devralan ABD-İsrail koalisyonu, şimdi Gazze’de başlayıp devam ettirdiği katliam, kaos ve terör saldırılarıyla rüşeym halindeki büyük Mezopotamya-Akdeniz (Müslüman Roma/Osmanlı) ihtimalini tahrip etmeye çalışmaktadır. Yine, İslam’ın bir din olarak tasfiyesi de bu gücün programındadır. Zira küresel köleleştirme ve insan türünü küçük bir azınlığın güdeceği sürülere dönüştürme programının tek rezistansı, dağınık, projesiz ve kaba da olsa, İslam dünyasındadır.

İşte bu şeytani operasyonların nihai hedefi veya doğal sonucu bir çok mağdurun, ülke, devlet, toplum veya örgütün bu zalimliğe karşı Çin’e doğru bükülmesi, kalanların ise boyun eğerek saldırgan gücün aparatına dönüşmesidir. Tıpkı soğuk savaş dönemindeki gibi, Anglo-sakson-yahudi cephesine boyun eğmeyenler için yine sözde anti emperyalist ve toplumcu-Sosyalizm maskeli alternatif bir kucak hazırlanmaktadır. Rusya’nın 60 yıl oynadığı tiyatroyu Çin devralacak gibidir. ‘En kötü, en iyinin kötüye kullanımıdır’. Anti emperyalizm, anti yahudicilik anti batıcılık, halkların özgürlüğü, ulusal kurtuluşculuk, eşit ve özgür bir dünya diye diye 60 yıl insanlığın yarısını Batılılaştırıp kadim değerleri tahrip eden, din ve geleneksel birikimi yok edip hafızaları silen yani kapitalist hegemonyayı Doğuya gönüllü olarak yayıp küresel hegemonyasını tamamlayan şeytani aryan düzeni, şimdi de henüz insan olma evrimini bile tamamlamamış Çinli yarı insanların kılığına bürünmektedir. Ultra teknolojiler, büyüleyici şehirler, batıya alternatif iletişim, ulaşım, yaşam aletleri, batıya kafa tutan silahlar…tek sorun, Rusya’nın sosyalizm kod adlı münafık dinciliğinin yerine ikame edeceği cazip bir fikriyat, kültürel ve sosyal alternatifler, manevi değerlerin olmamasıdır. Kimbilir belki de son 500 yıldır olduğu gibi 2030’lardan itibaren insanlığın gündemine sokulacak yeni insan-din-yaşam felsefeleri, cazip ideolojiler, kültürel yaşam kodları bir kenarda hazırdır ve henüz açıklanmıyordur.

Yeni Emperyalı̇zme Karşı Emperyal (Üniversal) Alternatif

Küreselci emperyalizmin en reel alternatifi, sadece anti emperyalizm değil, emperyal alternatifler geliştirmektir. Emperyal ifadesi, çok uluslu ve dinli büyük bütünler manasındadır. Dünyanın her kıtasında, emperyalizmin bölüp parçaladığı tüm kardeş toplumların kıtasal ya da bölgesel bütünleşmelere yönelmesi, emperyal alternatifleri doğuracaktır. Latin Amerika, Orta Amerika, Mezopotamya-Akdeniz Havzası, Hind alt kıtası, Orta Asya, Afrika ve Uzak Asya emperyal alternatiflerin oluşabileceği kıtasal coğrafyalardır. Bu havzalardaki ulus devletler bir üst bölgesel devlet modelinde birleşebilirler. Dünyayı tek bir küresel devletin arazisi yapma projesi ya da birkaç Batılı büyük birleşik devletin paylaştığı çiftlik olmaktan çıkartmanın tek yolu, Batı dışı dünyanın kendi arasında yakınlaşmalar, bütünleşmeler, birlikler oluşturmasıdır. Kıtasal emperyal devletler sistemi, çok kutuplu dünyanın altyapısını oluşturacak ve dünya barışının da teminatı olacaktır.

Türkiye, Mezopotamya-Akdeniz Havzası’nın bütünleşmesinde........

© dibace.net