Terörsüz Türkiye’ye Doğru Barış Diyalektiği
Son yılların en kritik siyasi süreçlerinden biri, 27 Şubat’ta atılan adımla yeni bir boyut kazandı. Bahçeli’nin sıra dışı açıklamasıyla başlayan yeni çözüm süreci Öcalan’ın örgütün feshini talep eden metniyle belli bir olgunluğa ulaştı. Son 5 ayda tam olarak ne yaşandığını hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Çünkü geçmiş tecrübelerden çıkarılan dersle bu sefer kamuoyuna çok az bilgi verildi. Ama görünen şu ki, tarihin akışı hızlandı. Fransız Devrimi’nden bir hafta önce Paris’e gelmiş bir gezgin gibi hissediyor insan kendisini.
Öncelikle şu bilgi eksikliği meselesini parantez içine alalım. Birinci Öcalan-DEM görüşmesinden sonra siyasi partiler bilgilendirildi. Ama son amaç ve temenniler dışında kimse kendisini aydınlanmış hissetmedi. Ardından Öcalan’ın terör örgütü karargahlarına mektup gönderdiği iddiası gündeme düştü. Bu olası mektupların içeriği ise hâlâ sır olmaya devam ediyor. Barzani ve Talabani aileleriyle yapılan görüşmeler Ortadoğu’nun güçlü Kürt elitlerini sürece dahil etmek şeklinde yorumlandı. Bu görüntüye itibar etmeyenler de oldu elbette. Özgür Özel’in iddiası Öcalan’la devletin görüştüğü, toplantılara üst düzey yargı mensuplarının katıldığı şeklindeydi. Bu noktada ilginç olan husus pek çok liberal ve demokrat aydının sivil topluma bilgi verilmemesine yönelik devletçi yaklaşımı, yani başlangıçta ilan edildiği üzere iç cepheyi güçlendirmek için devlet aklının devreye girmesine yönelik oyun planını hararetle desteklemesidir.
Neden böyle yapıldığı sorusunun yanıtı ise aslında çok açık. İlk çözüm süreci, yani meşhur Kürt açılımı başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Erdoğan’ın Kürt hareketine baktığında gördüğü şey hayal kırıklığı. Bir daha uzattığı elin havada kalmasına izin vermeyecek AKP liderliği. Ayrıca terörle mücadeleyle ilgili en ufak bir şüphe zihinlerde belirmemeli. Bu nedenle askeri operasyonlar da, kayyım atamaları da devam ediyor. Süreç başarıya ulaşır ve PKK kendini tasfiye ederse terörün tanımı ve içeriğiyle ilgili yeni bir değerlendirme yapılabilir. Ama o güne kadar PKK bir terör örgütü. Siyasetin sınırları bu güvenlik kodu çevresinde şekillenmeye devam edecek.
Peki, son 5 ayda Cumhur İttifakıyla yasal Kürt hareketi arasında bir hassasiyet farkı var mıydı? Şüphesiz ki evet. AKP ve MHP’ye göre ülkede Kürt sorunu yok, terör ve PKK........
© Daktilo1984
