Tüm iyilerin Altan ağabeyi
Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi: Sevilmenin, saygınlığın zart zurt etmekle, böbürlenmekle, millete tepeden bakmakla, çok konuşmakla, kendini bir şey sanmakla, haykırmakla, itibarla, gösterişle ilgili olmadığını, her şeyden önce kendi olmakla, kendi bildiği ve seçtiği yolda ilerlemekle, ilkeli olmakla; kin, nefret, öfkeden uzak durmakla, en çok vicdanla, yararlı olmakla, toplum için çalışmakla ilgili olduğunu gösterdi. Siyasetçilerde az bulunan özelliklerdi bunlar.
Kötülükle, örgütlü ve kasıtlı kötülükle, hainlikle sarmalandığımız şu günlerde, iyiliğe, vicdana hasret kaldığımız şu dönemde, onun ardından yazılanlara, söylenenlere, geride bıraktığı sevgi ve saygı seline bakıyorum da umutlanıyorum. Namuslu, dürüst, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir siyasetçiye gösterilen bu partiler üstü gerçek ve samimi duygular, demek hâlâ geçerli, hâlâ çoğunlukta.
***
Altan Öymen bana sevgili yakın arkadaşım Örsan Öymen’den miras kaldı. Hayır, gazetemizin yazarı, akademisyen, felsefeci, genç Örsan Öymen’den değil, onun babasından, çok erken 49 yaşında kaybettiğimiz acar gazeteci, bizim aile dostumuz Örsan Öymen’den söz ediyorum. Almanya’da eşiyle yaşıyorlardı. Doğumda hastanede eşi Gisela’ya bebeğin adını ne yazalım diye sormuşlar, genç anne tek bildiği Türk ismi fısıldamış: Örsan. O nedenle baba oğul aynı adı taşıyor. Örsan Öymen, Altan Öymen’in........
© Cumhuriyet
