Maria ve Ötekiler
Sinema ne muhteşem bir sanat, önünüzde büyük ufuklar açabiliyor. Bizi düşünmeye zorluyor, hayatı çok yönlü sorgulamamıza yol açıyor. Derhal sadede geliyorum.
Geçen hafta içinde adından çok söz edilen üç film izleme fırsatı buldum. Üçüne de değinmek isterim:
“Brütalist” önce mimariyle yok hayır, tüm sanatlarla ilgilenen herkesin görmesi gereken birçok “sofistike”, çok yönlü, çok katmanlı bir film. Adını modern mimarideki bir akımdan alıyor. “Brüt sanat” “brüt beton”. (Meraklısına hemen birkaç isim anımsatmalıyım: Le Corbusier, Louis Kahn, Mies van der Rohe ve Alvar Aalto... Ah, ah, bunların kimini tanımıştım!)
Brady Corbet’in bu bol ödüllü filmi 2. Dünya Savaşı sonrasında Macar asıllı Yahudi mimar László Tóth’un ABD’ye göçü ve mücadelesini anlatıyor. Başrolde Adrien Brody muhteşem. Elbet film göçmenlik, “Amerikan rüyası” sınıfsal çelişki, yaratıcılık ve daha nice meseleyi irdeliyor ama bence önemli olan, filmde irdelenen kapitalizmle mimarinin, kapitalizmle sanatın, kültürün ilişkisi.
TÜSİAD’ın şu son çıkışını (geç kalmış bile olsa) alkışlarken günümüzde yaşadıklarımızı, iktidarın “Kültüre egemen olamadık” ağlaşmasını yeniden yeniden düşünmeye bizi zorlaması harika!
“Konsey”, Edward Berger’in filmi, gücünü ve konusunu, bir zamanların çok popüler olmuş Robert........© Cumhuriyet
