menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tahta çanağa farklı bir bakış

29 2
27.04.2025

Eski Türk kağanları, hakanları ziyafet verdiklerinde konuklarının önüne altın çanak ve kaşık koyarlarmış, kendileri ise tahta çanak ve tahta kaşık kullanırlarmış. Bu olayı da olumlu ve olumsuz açıdan yorumlamak mümkündür. Çünkü pek konuda her tezin bir de antitezi vardır.

Bir davet sahibinin konuklarına altın çanak, altın kaşık vermesi ancak kendisinin tahta kullanması görünürde önemli bir tevazudur. Bu davranış ilk önce, “Ben konuklarıma değer veriyorum, onların önüne altın çanak, kaşık koyuyorum, ama ben tahta çanak, kaşık kullanıyorum” iletisini verir. Burada, birinci bakış tarzıyla önemli bir tevazu vardır. Ancak farklı bir bakış tarzıyla acaba bir anlamda da güç sergileme var mı? Tahta çanak kullanan kağan ikincil olarak şu iletiyi de veriyor mu? “Altın çanak, kaşık kullanmak konuklarımı yüceltir fakat benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, ben zaten çok yüce bir kişiyim. Tahta çanak kullanmak değerimi azaltmaz.”

Bu noktada akla şu gelmektedir: Acaba tahta çanak kaşık kullanma bir büyüklenme, bir kibir gösterisi mi? Hani Türkçemizde “Aşırı tevazu kibirden gelir” deriz. Mütevazı gibi gözüken bu davranışın arkasında bir kibir var mı? Belki.

Kağanın konuklarından birisi cebinden bir tahta kaşık çıkarıp onunla yiyebilir miydi? Sanırım hayır. Böyle bir davranış kağana büyük bir saygısızlık, onunla aşık atma olurdu. Tahta çanak ve kaşık kağana özgü bir ayrıcalıktı, bu tevazuyu ancak o gösterebilirdi; o sofrada tahtanın statüsü altından yüksekti.

Benzeri bir örnek Osmanlı’da tören alaylarında padişahın........

© Cumhuriyet