Nineler ve dedeler
Nineler ve dedeler torunalrını şımartıyor olabilirler. Ancak onların torunlarıyla ilişkilerinin birçok olumlu getirisi de vardır. Kuaşklar arası bu birlikteliğin etkilerini Leonardo Da Vinci’nin tablolarında, Jung’un arketiplerinde ve geçmişten günümüze gelen masallarda görebiliriz.
Çocuk gelişimi kapsamında en çok annelerle ilgili araştırmalar, incelemeler yapılmıştır, babalarla ilgili çalışmalar azdır, ninelerle ve dedelerle ilgili çalışmalar ise çok daha azdır. (Bir süre önce yüksek lisans öğrencim, şimdi meslektaşım Prof. Dr. Yaşar Kuzucu’nun yaptığı tez çocuk gelişiminde babanın rolünü kapsamlı olarak ortaya koyan bir çalışmaydı.) Ninelerle ve dedelerle ilgili günümüzdeki çalışmalara değinmeden önce ninelerin ve dedelerin çocuk yaşamındaki rolleri konusundaki kişisel görüşümü ifade etmek isterim.
Nineler, dedeler torunlarını şımartabilirler ancak olsun, şımartsınlar. Dünyada her şeyin artısı, eksisi vardır. Ninelerin ve dedelerin torunlarının yaşamlarında o kadar büyük artıları vardır ki onları şımartmaları sadece küçük bir eksi sayılır. Söz konusu artılar nelerdir?
Her şeyden önce nineler ve dedeler çocuklar için çok büyük bir kültürel zenginliktir, aile tarihinin somut birer parçasıdırlar. Bu yüzden şımartıyorlar gerekçesiyle çocukları ninelerinden, dedelerinden uzak tutmak, kanımca büyük bir kayıp sayılır. Dedeler ve nineler çocukların hiç tanık olmadıkları, anne babalarının ise kısmen bildikleri bir döneme ait yaşam biçimlerini sunarlar torunlarına. Annem özellikle babam Kurtuluş Savaşı çocuklarıydı, yetişkinlerin açlıktan çarık parçası kemirdiklerini görmüşlerdi. (Çarık yenmez, sadece emzik işlevi görür.) Çarık konusunu ve çorap yamalamaya yarayan mermer yumurtaları torunlarına anlattılar.........
© Cumhuriyet
