Muğlak kayıpla başa çıkmak
“Muğlak kayıplar” Pauline Boss tarafından ortaya atılmış yepyeni bir inceleme konusudur. Boss’un bu konuda yazdığı iki kitap dilimize çevrildi. “Muğlak Kayıplar”* adlı birinci kitabından daha önce bu sütunlarda “Ailelerde muğlak kayıplar” başlığını taşıyan yazımda söz etmiştim. Şu günlerde piyasaya çıkan ikinci kitap ise “Kayıp, Travma ve Dayanıklılık: Muğlak Kayıplarla Terapötik Çalışma”** adını taşıyor.
İkinci kitapta Boss hem muğlak kayıp kavramının ne olduğunu hem de bu türden kayıplarla profesyonel olarak nasıl başa çıkılabileceğini, yani tedavi sürecini anlatmaktadır. Önce muğlak kaybın ne olduğuna kısaca bakalım.
Başlangıçta Boss muğlak kayıpları şöyle tanımlamıştı: Birisi yüksek ihtimalle ölmüştür ancak ortada ne ölüsü ne dirisi vardır. Öldüğünü gören de yoktur. Bu kişinin ailesi yıllarca onun dönüp geleceği umuduyla yaşar. Eski savaşlarda askere gittikten sonra akıbeti bilinmeyen çok kişi olurdu. Çocuklarından umutlarını kesen aileler yıllar sonra komşunun oğlu çıkıp geldiğinde tekrar ömür boyu sürecek bir bekleyiş içine girerlerdi. Bir insanın bir yakınını kaybetmesi çok üzücüdür ancak muğlak kayıp yaşayan bir kişi diğer tür kayıpları yaşayanlara oranla çok daha farklı bir çalkantı, stres içine girer.
Boss daha sonra bu ilk tanımlamasını genişletti, aile fertlerinden birisinin uzak bir ülkeye taşınmasını da, aileden birisinin demans veya Alzheimer olmasını da muğlak kayıp olarak tanımladı. Farz edelim babanız Alzheimer olmuştur, karşınızda oturmaktadır ancak sizi tanımamaktadır yani hem oradadır hem de orada........
© Cumhuriyet
visit website