Kırmızı pazartesi: Görünen köy
İnsanlar ve toplumlar yanı başlarında olan tehlikeleri bilmelerine karşın önlem almazlarsa başlarına gelen felaketlerden sonra “Acaba zamanında bir şey yapabilir miydim?” diye düşünürler.
Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” adlı bir romanı var. Bence bu roman önemli bir bireysel ve toplumsal sorunu ele alan bir sanat eseri, törelerle iç içe geçmiş bir aymazlığın, umursamazlığın şaheseri.
Bir adam evlendiği gece eşinin bakire olmadığını anlıyor, onu baba evine götürüyor. Tam olarak emin olmamakla birlikte gelinin ağabeyleri bu olaydan Nasar’ı sorumlu tutarlar ve onu öldürmeye karar verirler. Olayı dile getirirler, kasabada herkes gelinin ağabeylerinin Nasar’ı öldüreceklerini öğrenir. Nasar da tehlikeyi bilmektedir. Ancak önlem alınmaz sonunda Nasar öldürülür.
Bu olay dünya edebiyatında törelerin acımasızlığı ve toplumun duyarsızlığı olarak yorumlanmaktadır. Herkes tehlikenin farkındadır ancak kimse tehlikeyi önlemeye çalışmamıştır. Yaşanmış bir hikâyeden esinlenilerek yazılmış olan bu roman bence tehlikenin farkında olan, endişe eden fakat tehlikeyle karşılaşmaktan kaçınamayan insanları anlatmaktadır. Romandaki olaya benzeyen pek çok olaya bireylerin ve toplumların yaşamında rastlarız.
Şablonumuz şudur: Bir tehlikenin farkında olmak ancak bu tehlikeden kaçınmak için yeterli önlem almamak/alamamak. Şu örneklere bakalım.
* Ülkemizdeki “töre cinayeti” denen cinayetlerde ve kadın cinayetlerinde kimin kimi öldüreceği çevre tarafından az çok bilinmektedir ancak sonuçta cinayet işlenir. Bazı katiller hem eşlerini hem de ona verilmiş korumayı öldürmektedirler.
* Kişi hekimlerin tüm........
© Cumhuriyet
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)