menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

127 65
wednesday

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı. (BCA, 30-18-1-1/24-35-4, 1. 06. 1927)

Tek Parti (CHP) döneminin din devlet ilişkileri çarpıtılarak, din üzerinden Atatürk’e ve kurduğu laik Cumhuriyete saldırılar devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz hafta gazeteci Murat Bardakçı, “Tek Parti CHP döneminde hac yasaktı. Devlet istemiyordu!” diyerek bir tartışma başlattı. Böylece “Tek Parti CHP’nin hac ibadetini yasakladığı” söylemi üzerinden CHP’nin “din karşıtı”, “din düşmanı” olduğu algısı tekrarlandı.

Peki, ama Tek Parti CHP döneminde haç yasaklandı mı? Zaman zaman söz konusu olan hac yasaklarının nedeni neydi? İşte arşiv belgeleri:

Osmanlı’da hacı adayları – muhtaçlar hariç- kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılarken, asker ve memurların ihtiyaçlarını devlet karşılardı. Devlet memurları resmi izinle hacca gidebilirdi. Hac zamanları hac kervanları düzenlenirdi. Osmanlı klasik döneminde hacca gidiş ve dönüş sırasında görkemli törenler yapılırdı. Osmanlı hac güvenliğine büyük önem vermesine rağmen yine de hac kervanları zaman zaman Bedevilerin saldırısına uğrardı. 1800’lerde ortaya çıkan Vehhâbîlik hareketi sırasında hac yolları tehlikeye düşmüş, hatta bazan kapanmıştı. (Abdülkadir Özcan, “Osmanlı Döneminde Hac”, https:// islamansiklopedisi.org.tr/hac) Zaman zaman çıkan salgın hastalıklar ve savaşlar da hac ziyaretlerine engel olmuştu.

Cumhuriyet kurulduğunda halk yoksul ve savaş yorgunu olduğu için hacca gidenlerin sayısı çok azdı. Ayrıca ekonomik olarak çok zayıf, buna karşın bir taraftan Osmanlı borçlarını ödemek, diğer taraftan halkın beslenme, giyinme, barınma, çalışma, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ilk zamanlarda hac organizasyonu yapacak durumda değildi. Laik Cumhuriyetin çok daha başka öncelikleri vardı.

Laik Cumhuriyetin önceliği salgın hastalıklardan kırılan halkı iyileştirmekti. Cumhuriyetin önceliği yenidoğan bebekleri ve çocukları yaşatmaktı. Cumhuriyetin önceliği, kentlere, kasabalara, köylere doktor, ebe, hemşire göndermekti. Cumhuriyetin önceliği yaklaşık yüzde 80’i köyde yaşayıp tarımla uğraşan halka toprak, tohum, fidan, tarım araç gereci vermek, uygun kredi sağlamak, bilgi ve beceri kazandırmaktı. Cumhuriyetin önceliği, yüzde doksanı okur-yazar olmayan halkı biran önce okur-yazar yapmaktı. Cumhuriyetin önceliği yurdun en ücra köşelerine kadar okul açmak, o okullara öğretmen göndermekti. Çünkü 40 bin köyün 37 bininde okul ve öğretmen yoktu. Cumhuriyetin önceliği bir din-tarım toplumunu bilimin ışığıyla aydınlatmaktı. Cumhuriyetin önceliği kara cehaleti yenmekti. Cumhuriyetin önceliği kadınlara insanlık onuruna uygun haklar vermekti. Cumhuriyetin önceliği toplumu bir an önce çağdaş uygarlıkla buluşturmaktı. Atatürk, “En hakiki mürşit ilimdir, fendir...” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzünü çağdaş uygarlığa çevirmişti. Cumhuriyetin önceliği kuldan bireye, tebaadan yurttaşa ve ümmetten ulusa dönüşü sağlamaktı. Cumhuriyetin önceliği neredeyse hiçbir şey üretilmeyen ülkede farikalar kurmak ve üretim çarklarını çalıştırmaktı. Cumhuriyetin önceliği Osmanlı borçlarını ödemekti. Cumhuriyetin önceliği yurt dışına öğrenci göndermekti.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Türkiye’nin Hicaz hâkimiyetini kaybetmesi, bölgenin ve hac yollarının sömürge yönetimleri altına girmesi, bu bölgedeki uydu devletlerle yaşanan diplomatik sorunlar, pasaport ve vize kısıtlamaları, 1929 Ekonomik Buhranı, döviz sıkıntıları, ulaşım zorlukları, salgın hastalıklar ve genç Cumhuriyetin güvenlik endişeleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında hac konusunda çeşitli kısıtlamaların yaşanmasına neden olmuştu.

Buna karşın Tek Parti CHP döneminde hac yasak........

© Cumhuriyet