Düşünce özgürlüğü mü?
Kimilerine göre denizde kum, bizde düşünce özgürlüğü...
“Herkes özgürce düşünsün... Kimse düşüncesini dillendirmekten korkmasın... Herkes özgürce konuşsun” kalıp tümceleri, çoğunca böyle bitmez. Hep “aması, fakatı...” olur. “Kimse düşünce özgürlüğünün arkasına sığınmasın; ama düşünce olanı söylesin...”
Ölçüsü tartısı ne?
“Düşünce olanı...” kim belirliyor... Eleştiriyorsunuz, eleştirilen beğenmedi mi, eleştiri hoop anında, “hakaret”le eşleştirilip suçlamalar ipe diziliyor.
Sıradan bir durumu, olayı, oluşumu, sözü, eşyayı, kılık kıyafeti, yiyecek içeceği... Paylaşmak, tatmak, daha sık görmek görmemek, övmek tanıtmak; beğenmemek, kötülemek için anlık bir duyguyla gülerek, alay ederek tepkiyle, sevinçle, öfkeyle eleştirebiliriz. Bir anlık alkış, övgü, tepkiyle ne başınız ağrır ne dişiniz...
Bir kitabı, filmi, oyunu, tabloyu; kültürel ya da bilimsel etkinliği, siyasal olay oluşumu eleştirmek başka... Okumadan, görmeden, incelemeden, araştırmadan yazmak konuşmak olmaz... Şimdilik bu yazının konusu değil.
“Herkes özgürce düşünsün... Kimse düşüncesini dillendirmekten korkmasın...”
Olur...
Aldım kumandayı, üçer........
© Cumhuriyet
