menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet yıkılamaz - Mahmut Aslan

22 1
29.10.2025

Cumhuriyet, Türkiye için yalnızca bir yönetim biçiminin adı değil, milletin iradesinin ta kendisi, eşit yurttaşlığın somutlaşmış hali ve özgür bir yaşamın sarsılmaz umududur. Mustafa Kemal Atatürk ve ilerici kadrolar, asırlık saltanatı tarihin tozlu raflarına kaldırırken “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” ilanıyla yepyeni bir çağın kapılarını araladılar. 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi, ezilenlerin sığınağı oldu.

Cumhuriyet cehalete, yoksulluğa ve her türlü baskıya karşı yükseltilmiş bir aydınlanma bayrağıydı. Niyazi Berkes’in ifadesiyle, bu yalnızca monarşinin antitezi değil, köklü bir medeniyet tercihiydi. Atatürk’ün deyişiyle ise Cumhuriyet, “yüksek ahlaki değerlere ve niteliklere dayanan bir fazilet rejimi” idi. Kendi kaderine hâkim olamayan ulusların bağımsız olamayacağı gerçeği, bu rejimin temel dayanağıydı.

Bu fazilet rejiminin en yaşamsal temeli ise laikliktir. Egemenliğin gerçek anlamı, yalnızca kanun maddelerinde değil, halkın özgür iradesini kurumsallaştıran bir sistemde yaşam bulur. Din ve devlet işlerinin ayrılması, yurttaşların inançlarını özgürce yaşarken devlet kararlarının kamusal yarar ve ortak akıl ile şekillenmesinin garantisidir. Ahmet Taner Kışlalı’nın altını çizdiği gibi, laiklik “insanın akıl ve vicdan özgürlüğünün güvence altına alınmasıdır.” Cumhuriyetin ilerlemesi, laikliğin güçlenmesiyle doğrudan bağlantılıdır.

Kurucu irade, Cumhuriyetin ilk yıllarında ideal bir demokrasi olmadığının farkındaydı ancak demokrasinin........

© Cumhuriyet