menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Romancının ölümü

41 1
20.04.2025

Alfa erkek, ayran gönüllü ve de çapkın.

Narsist, sonuna dek kendisiyle dolu, serüvenci ve teşhirci.

Aile içi evlilikleriyle nam salmış, entelektüel bir “dönek”!

Dünya edebiyatının hafta başında yitirdiği Mario Vargas Llosa’dan(MVL) bahsediyorum.

Küba devrimi ve Castro aşkıyla yola koyulmuş, 70’li yılların sonunda Thatcher’la metamorfoza uğramış, “piyasacılık, neoliberalizm”in gazıyla işi Bolsonoro sempatizanlığına dek vardırmış, son demlerde bir “palyaço” olarak tanımladığı Trump’la nihayet kendine gelmiş...

MVL’nin düşünsel gelgitlerini böyle özetleyebiliriz. Özel yaşamı daha az gelgitli değil.

Yakışıklılığı ve karizması ile Kundera ile yarıştırılan MVL, düşünsel zikzakları kadar fırtınalı bir hayat yaşadı.

Otobiyografik Julia Teyze romanında kendisinin birebir anlattığı, ikinci turda kayınvalidesi olacak bir kadının kız kardeşiyle yaptığı ilk evlilikten hiç bahsetmeyeceğim.

Teyze-eşle Paris’te yaşadıkları yıllarda yanlarına Julia’nın yeni yetme kuzeni Patricia gelir.

Gönül işlerinde, gündüz kuşağı programlarına taş çıkartacak ilişkilere dalan 28 yaşındaki genç yazar, jet hızıyla genç kuzeni ayartır ve iki ay içinde teyzeyi boşayıp, kuzeni alır.

O yıllarda şöhret merdivenlerini tırmanan MVL ile 50 yıl evli kalmayı başaran Patricia, dişli çıkmıştır. Yazarın dişi sineği kaçırmayan çapkınlıklarına göz yuman ikinci eş, arka planda kalmayı kabullenmiş; “dahi koca”nın sekreterliğini ve menejerliğini üstlenmiştir.

Patricia yıllar sonra bu ilişkiyi “Yetenek........

© Cumhuriyet