İyiyi kovan kötü
26 yıl önce, yukarıdaki başlığı taşıyan bir köşe yazım yayımlandı:
21. Yüzyıl’ın başında, Türkiye’den büyük bir beyin göçü yaşanacak. Bu göç, 1960’lı yıllarda Almanya’ya giden vasıfsız Türk işçilerinin göçüne benzemeyecek. Adı üstünde “beyinler”, yani üstün vasıflı eğitim görmüş insanlar gidecekler ülkemizden.
Halen Türkiye’de ve özellikle yabancı dilde eğitim yapan üniversite öğrencileri arasında azımsanmayacak sayıda genç, Kanada’dan Avusturalya’ya tüm gelişmiş ülke temsilciliklerinin kapısını aşındırıyor ve kapağı şimdiden bir yerlere atmanın, Türkiye’den kaçıp “kurtulmanın” yollarını arıyor. Bu eğilimin pek çok nedeni var. Bence en önemlileri, iki kalemde özetlenebilir:
Türkiye’de vasıfsıza verilen prim. Başka bir deyişle hiçbir niteliği olmayanın bir gecede sınırsız para ve güç sahibi olabilmesi; oysa okuyan insanın, teknokratın yetersiz kazançla süründürülmesi, bir.
Türkiye’nin yönetim mekanizmasında, sözde demokrasi gereği cahil çoğunluğun eğitimli azınlıktan daha fazla söz sahibi olması, iki.
Bu saptamanın en belirgin örneği TBMM’dir. Milletvekilleri dediğimiz insanlar, geniş genelinde ortanın altında eğitim görmüş; Türkiye’nin yetişmiş ya da yetişen kadrolarını ve beyinlerini temsil etmekten uzak olmakla kalmayıp, acizdirler.
Bırakın milletvekillerini, hükümet üyelerine, yani “bakanlara” bir bakın, aynı düzey farklılığını görürsünüz.
Örneğin Türkiye’nin dünya çapında yetkinliğini kanıtlamış doktorları, cerrahları, profesörleri var. Sizce şu andaki sağlık bakanı, hangi........© Cumhuriyet
visit website