Parayı veren düdüğü çalar!
Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum. Güzel ülkem artık büyük bir sahne olmuş ve ben bir gün ülkenin yanan ormanlarından yükselen insan ve hayvan çığlıklarını duyuyorum, ertesi gün belki de sahte diplomayla subay olmuş birinin “Bekleyin lan!” emriyle 40 derece sıcakta saatlerce bekleyen gencecik çocukların susuzluktan nasıl öldüklerini izliyorum. Bir ertesi gün Roma İmparatoru Neron’un Roma’yı yerle bir etmek arzusuyla sarhoş taklidi yapan adamlarını yakmaları için kente göndermesi ve yangını şarkı söyleyerek, lir çalarak seyretmesi aklıma geliyor. 21. yüzyılda benzerleri milyarlık yatlarında parti düzenliyorlar! O da ne? Bir ertesi gün inanılmaz oyunun, komedinin tüm unsurlarını barındıran bir başka bölüm başlıyor.1 Nisan şakası gibi bir şey!
Bu bölümü birazdan detaylı anlatacağım; yazanlara, oynayanlara helal olsun! Çok başarılı bir iş. Meğerse bu ülkede pek çok insan dâhi düzeyindeymiş. Öyle ki doğuştan mühendis, doğuştan asker, doğuştan profesör, doğuştan psikolog, doğuştan milletvekiliymiş. Yahu bunca yıldır bu ülkede yaşıyorum, çevremin dâhilerle çevrili olduğunu anlamamışım. Bana yuh olsun! Çocukluğumdan beri doktor olmak, insanlara yardım etmek isterdim. Hay Allah kaçırmışım. Bu arada bazı durumları........
© Cumhuriyet
