Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme
Kirlenme ve çöküntü çağındayız. Buna duygusal ve zihinsel kamaşma çağı da diyebiliriz. İnsanlığın sürüklendiği yer benliğimizdeki öteki’nin kıyıda bekler hali, adeta birbiriyle çatışarak sürüleşme gerçekliği karşısındaki duruş biçimlerini de ortaya koyuyor.
Dünya altüst olur ve yangınlar, depremler, savaşlar her şeyi yerle bir ederken siyaset arenasında güç odağı yaratan iktidarlar, çığ gibi büyüyen komplo teorileriyle çöküntüyü daha da körükler durumda. Kitleleri adeta ikizleştirerek küresel çarkın çıkmazdaki döngüsünü her gün bir üst seviyeye çıkaran medyanın, özellikle dijitalizmin, Covid19 sonrası inşa edilen yeni dünya düzeninin katalizörlüğünü de üstlendiği yadsınamaz bir gerçek.
Naomi Klein’ın deyimiyle, bu yeni dünya düzeninde bir “şok dalgası” yaşanmaya başladı ve bunun etkileri halen sürmekte. Hatta insanlık bu dalgadan etkilenmenin de ötesinde, her alanda yeni gerçekliklerin uydusu olmaya sürükleniyor, bir nevi mecbur kalıyor gibi.
Klein, işte yeni kitabı Doppelganger: Ayna Dünyaya Yolculuk’ta (*) sesini bir kez daha yükselterek bize şunu söylüyor:
“‘Bir araya gelin, ayaklarınızı yere basın ve hikâyenizi bulun.’ Kolektif travma sırasında şokun dışında nasıl kalınacağına dair bu tavsiyeyi veriyorum yirmi yıldır. Şoku birlikte sindirin diyorum insanlara, birlikte anlam yaratın. Size dünyanın, üstüne şiddet dolu hikâyelerini yazacakları boş bir sayfa olduğunu söyleyen teneke tiranlara direnin.”
Bugün dijitalizmi ve medya araçlarını adeta bir tür “eter” gibi kullanarak uyuşuk, zihni kamaşmış, iki arada bir derede kalan kimliksiz ve aidiyetsiz bir güruh yaratılmakta. Topluma dayatılanlar karşısında birey kendi iç benliğiyle çatışsa da; (bilinçli ya da bilinçsizce) içine sürüklendiği bu düzende, adeta klonlanır........