Kulis karanlıksa sahne aydınlıktı
Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde verdiği başarılı konserler ile dünyaca üne kavuşan devlet sanatçısı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) eski keman virtüözü Ayla Erduran dün, 90 yaşında yaşamını yitirdi.
Bir insanın biyografisini yazdığınız zaman onunla öylesine özleşirsiniz ki sanki tüm serüvenini birlikte yaşamış gibi olursunuz. Hele Ayla Erduran gibi yaşamı bin bir serüvenle dolu bir sanatçının ardından yazı yazmak şimdi ne kadar zor. “Ayla’yı Dinler misiniz” başlıklı kitabımızın yayımından önce tüm satırları baştan sona birlikte okumuş ve paraflamıştık. Yaşamındaki her şeyi yazdığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Korkarım o kitap kadar daha yazamadıklarımız vardır. Bazen insanları kırmamak için, bazen hayatına giren ve o sırada yeni hapisten çıkmış olan kötü insanlardan korunmak için o bölümleri yazamadık. Yaşamındaki en önemli dört sanatçı: Yehudi Menuhin, David Oistrach, Henryk Szeryng ve Zino Francescatti olmuştu. David’e büyük aşkını satır aralarında da olsa anlatmıştı. Aile çevresinde en sevdiği, sığındığı insan siyahi dadısı Rene’ydi.
Ayla yaradılıştan büyük yetenekmiş. Sonra da kapalı kapılar ardındaki arkadaşsız çocukluğu, sadece keman düşünerek büyütülmesi, dünyayı hiç tanımadan uzak ülkelerde konser vermeye başlaması ve yurtiçinde/yurtdışında hiçbir zaman tanışmadığı bir hayran kitlesine sahip olmasıyla aslında zor bir yaşam geçirmişti.
Onunla ilk söyleşiyi 12 Ocak 1992’de yapmışız. Virtüözlük Solistliktir, Yalnızlıktır, başlığını taşıyordu: “Doğada her şey var, Beethoven sağır olduğu halde doğada uzun yürüyüşler yaparken içine müzik doğuyormuş. Ben felsefeye büyük ilgi duyarım. Sonra sanatçıya ait olan bir şey vardır. O bir şey insanın kendi sesi gibi bir şeydir. Biraz da medyumluk var. Sahneye çıkan insanın biraz deli olması lazım. Önceden güzel çalacağını bilmelisin. Sahneye çıktığın anda bunu hissettirmelisin. O ilk yürüyüş çok önemlidir. Çünkü o adımlarla artık müziğin içine dalarsın. Güvenli adımlarla çıkarsan halk bunu hisseder. Tabii o dakikaya kadar yaptığın çalışmadan emin olacaksın. Halkla irtibat bir saniyelik bir iştir. Resim veya edebiyat sanatçısı böyle bir şeyi yaşamıyor. Müzik o anda icra ediliyor. Şair beğenmediği satırlarını yırtabilir. Ressam tuvalindeki resmi değiştirebilir. Müzisyen için o an bir mucizedir. Dinleyici ve kompozitörle birleşiyorsun. İşte o zaman bu konser başarılı demektir. Bu arada bir nota yanlış basılmış, hiç önemli değildir. Sen besteciyle ve dinleyiciyle bütünleşmiş, dinleyiciyi de besteciyle........
© Cumhuriyet
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)