menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026’ya girerken militarizm ve faşizm

36 24
previous day

Pazartesi günü, 2026’ya girerken ABD ekonomisinin çok kırılgan, küresel ekonominin resesyon eşiğinde olduğunu vurgulamıştım. Sistemik riskler artmaya devam ediyordu. Madalyonun öbür yüzünde, ekonomik kırılganlığın giderek siyasal, askeri bir boyut kazandığını görüyoruz.

Batı dünyası, özellikle ABD ve Avrupa, yalnızca ekonomik belirsizlikle değil, derinleşen jeopolitik kaygılarla da karşı karşıya. Bu kaygının merkezinde iki olgu öne çıkıyor: Birincisi, teknoloji elitinin -Silicon Valley’in “apocalypse capitalism” olarak adlandırılan, kısmen teolojik bir çöküş (kıyamet) beklentileri. Bu beklentiye stratejik mineraller, yapay zekâ ve enerji eksenli neokolonyal eğilimler eşlik ediyor. İkincisi ise ABDAvrupa-Rusya üçgeninde dengeler bozulur, ABD hegemonyası altında şekillenmiş küresel güvenlik mimarisi çözülürken savaş teknolojilerinin, bir sermaye birikim alanı olarak yeniden önem kazanıyor.

ABD’de savunma sanayisi yatırımları tarihsel ortalamaların çok üzerinde (2025: 980 milyar dolar) artıyor. Yalnızca Pentagon’un bütçesi genişlemiyor; yapay zekâ, otonom sistemler, hipersonik silahlar, nadir elementler ve veri merkezleri etrafında, adeta yeni bir birikim rejimi şekilleniyor. Ekonominin kırılgan yapısı, sermayeyi daha güvenli, devlet kaynaklarıyla desteklenen bu alana iterken politik elitlerin savaş beklentisi de normalleşiyor.

Ekonomik durgunluk ile Ukrayna savaşının,........

© Cumhuriyet