Bir çağ yangını
Ateşin insan etini nasıl yaktığını bilmiyorum, tanık olmadım ama aynı ateşin bir aileyi parça parça edip dağıtmasında deneyimliyim. Bu bilgiye çocuk denecek yaştan, tam 31 yıl öncesinden sahibim. Madımak yangınında, “Yaşasın şeriat”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak!” hezeyanlarıyla taşkınlaşan, elindeki paçavralara benzin dökerek yangın çıkaran çıldırmış güruha karşı, sekiz saat boyunca kaldıkları otelden yardım isteyen şair, yazar ve çocukların sesiyle, Bolu sınırları içinde, Kartalkaya’da günlüğü fahiş fiyatlara varan otelin pervazlarından yükselen çığlıklar zihnimde birleşiyor. Dahası bu dinbazlığın sonucu olarak rant hırsı, sahtekârlık ve yağmacılıkla katlanan kara düzen, bir ülkenin nasıl da çökertildiğini haykırıyor bize. İsteyen, önceki gün gazetemizde yayımlanan Emre Kongar’ın yazısından madde madde devlet kaynaklarının nasıl talan edildiğini, liyakat ve deneyimin ortadan kalkmasıyla birlikte hizmet, kalite ve süreklilik dengesinin bozulduğunu, çözümünün ise parlamenter sisteme geçmekle mümkün olduğunu okuyabilir! Yoksa kolay ölümler ülkesinde depremde ve yangında kefen bulmaya muhtaç hale gelen kitlelerin günbegün çoğalacağı gerçeği bizi kuşatacak. Ve ölüm bir yerden sonra zengin fakir, genç yaşlı dinlemeden daha çok mezar alanı açmaya devam edecek. Çünkü öldürme yöntemleri konusunda çok şükür fazlasıyla mahiriz. Buna karşın Uğur Mumcu’nun 1978 yılında yazdığı bir yazıdan söylersek “Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana babaları, kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz!”
***
Dün Uğur Mumcu’nun öldürülüş yıldönümüydü. Her yıl olduğu gibi........
© Cumhuriyet
visit website