‘Anayasal vatandaşlık’ eşitlikçidir!
“ Anayasal Vatandaşlık” kavramı, ulusal devleti, din, dil, ırk gibi tarihten ya da coğrafyadan gelen “kültürel kimlikler” yerine, mensup olunan ülkenin siyasal kimliğine ve bu ülkenin “eşit haklara dayalı vatandaşlığına” bağlayan bir anlayışı dile getirmektedir.
Bu niteliğiyle, “Kültürel Kimliklerin”, Faşistlerin elinde istismar edilmesini engelleyen, “Demokratik” ve “Eşitlikçi” bir “Hukuki ve Siyasal Kimlik” olarak ortaya çıkmıştır.
***
Anadolu toprağı pek çok farklı uygarlığa beşiklik etmiştir.
Bu nedenle de, gerek geçmişte gerekse bugün, bu topraklar üzerinde, din, dil, ırk bakımından çok değişik kimlikler taşıyan insanlar kimi zaman barış içinde, kimi zaman birbirleriyle savaşarak, ama her zaman “birlikte var olmuşlardır”.
İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu genç Cumhuriyet, tüm bu toprakların ve bu insanların, bu uygarlıkların mirasçısıdır.
Atatürk 1930’da, “Türk Milleti” tanımını, ırk ya da din üzerinden değil, Türkiye Cumhuriyeti üzerinden siyasal olarak yapmıştır:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” demiştir.
Nitekim Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yılının kutlandığı 1933 yılında, “Ne mutlu Türküm diyene” sözüyle, Millet tanımını ırka........
© Cumhuriyet
