Bu iktisat bize nerelerden geldi? (8)
Mevsimin son yazısı ile bu diziyi noktalayalım. Yazdıklarımı yinelemeyeyim. İleride satırbaşı olacaklar varsa onlara dikkat çekeyim. Kapitalizmdeyiz ve onu konuşuyoruz. Onu kavramalıyız.
İki yüzyılı aşkın süredir gelişip kurumlarını oluşturmuş kapitalizm, 1970’lerde, sermaye sınıfının “servet”e doğru yol alacağı bir rotaya yöneliyor. İnsana değil, servete doğru. İnsanı buna göre şekillendirecek bir kurguya doğru. Tarihte önde gelen “görevi” üretimdi. O zeminde emek-sermaye çelişkisinin boğuşmalarıyla yorulmuştu da bir makas değişikliği mi yapıyor? Derin konu! Ancak görünen o ki bilimin pratiğe dönüşmesidir diyebileceğimiz “teknoloji” bu yeni rotaya tabi oluyor. Rotanın senaryosu var. Onda siyasette demokrasi arayışı yok. Siyasette “zor”la elde etme var. İçte ve dışta “hır çıkarma”, siyasette kimliğin belgesi gibi “tedavül”e giriyor.
Servete yol alan rotada sermaye “para damarı”ndan, finans piyasalarından genişledi. Ana damar oldu. Daha önce yazdım, paylaştık. Sermayenin “olmazsa olmaz”ı kriz de bu damarın şişmesinden, balonlaşmasından doğacaktı. Öyle oldu. “Para damarı”nın piyasaları denetlenemezdi, “serbest”ti. İşte o damar “içten patladı” (“implosion”). Yer: Sistemin ve senaryonun merkezi Amerikan ekonomisi ve onun kalbi Wall Street. Tarih, 2008.
Burada ilginç bir noktaya geliyoruz. Servete odaklanmış rotada “varlık piyasaları” ve bunu besleyen “gölge bankacılık” (“shadow banking”) sınıfsal gücün ana ekseni olmuşlardı. 2008’de ikisi birden çöktü. “Büyük Çöküş” bir “obruklar silsilesi” idi. (Meraklı okur, o tarihte Dow Jones ve Nasdaq piyasalarının çöküşüne bakmalıdır.) İlginç nokta da burada ortaya çıkıyor.
Sermayenin sınıfsal gücündeki “Büyük Çöküş” onarılabilecek mi? Kim onaracak? Kriz, bir akademisyenin deyişiyle zaten “Finansın Yamyamlaşması”ndan doğmadı mı? (Samuel Knafo, 2021) O finans kendini ve başkalarını yiyip bitirmedi mi? Kapitalizm çökmeye mi bırakılacak? Bir rota değişikliği ile sermaye servete giden yoldan vaz mı geçecek?
Karar: Kapitalizmi kurtaracak güç vardır! Sermaye sınıfı ve dünyanın “ağa devleti” bu tarihi senaryoda başlangıçtan itibaren kaynaşıp özdeşleşmiştir. Rotayı başından beri destekleyen devlet onarımı yapacak ve rotayı yerine oturtabilecek “tek güç” olarak kendi gücünü harekete geçirecektir. Onarım usulünce olmazsa, usuller dışında yapılacaktır. Bunu dünyaya göstermek şarttır. Oyun dünya çapındadır.
“Ağa devlet” buradan, böyle baktı. Kapitalizmin kaderi ve işleyişi benden sorulur, dedi. Tek yol servet, dedi. Krizi kapitalizme mesaj olarak gördü. Ve kendi gücünü dünya çapında takviye etmek, kanıtlamak için fırsat saydı. Devlet, yani FED ve Hazine böylece birlikte, tek güç olarak sistemin merkezine oturdular. Dünya ekonomisinin tartışılmaz ağırlık ve güç merkezi olarak kabul edildiler. 1979’un “Volcker Balyozu”ndan sonra, “ağa devlet” 2008’i de “balyoz gibi” kullandı.
Türkiye kapitalizme “giriş”ini 2000’lerle, dünya kapitalizmine alınarak yaptı. Öz olarak, pratik olarak “tarihi geçmişi” bu kadar. Daha önceki kapitalist kırıntılar son 20 küsur yılın profillerini, çelişkilerini, krizlerini açıklayamıyor.
“İç menfaat oluşumları” 2000’lerin ülke sermaye sınıfı oluyor. “Sınıflığı”nı dünya kapitalizminin 1970’lerle başlayan, 2000’lerle tam gaz ilerleyen senaryosundan alıyor. 2000’lerin “ittifak”ında siyasal kimlik buluyor. Önce ve devamında, daha önce, Cumhuriyetle oluşmuş ve birikmiş toplum “varlıkları”nın tümüne “meta” olarak bakıyor ve el koyuyor. Çünkü geçmişinden gelen, toplum çapında bir “üretim........
© Cumhuriyet
