Bu iktisat bize nerelerden geldi?(6)
Trump herkesi “Ne olacak bu Trump’la dünyanın hali?” diye konuşturuyor. Bunda çok başarılı. Onu konuşmayalım. Son iki ayda, bizim için ekonominin günü ve geleceğinde önemli iki tablo var. Birini yazdım (7 Nisan): Sermaye ekonomiden kaçıyor. Başta 30 milyar dolar kadar kaçtı. Şimdi 50’yi geçti. Merkez Bankası’nın (zaten “eksi”de görünen) rezervlerini çekiyor. Bir “şok” ve belirsizlik yaratıyor. İkinci tablo Arjantin’de. Bize ders sayılacak önemi var. Bakalım.
Nisanın 14’ünde IMF Arjantin’e, hızla azalan rezervlerini karşılamak için 20 milyar dolar daha vereceğini açıkladı. Bu yıl sonuna kadar 28’i bulacak. Aralık 2023’te, “fanatik” bir ana akım iktisatçısı, Milei, Arjantin’e başkan seçilmişti. Seçim konuşmalarında merkez bankasını kapatıp ABD dolarını resmi “para” yapacağını söylüyor, uçuyordu. Seçilince “uçuş”tan yere, doğruca IMF’nin arka bahçesine inmiş oldu. Ağırlandı. Bir IMF anlaşmasına imza bastı ve bu 14 Nisan’da düğün bayramla yolcu edildi. O da Arjantinlilere dönüp “Göreceksiniz, ‘dolar’dan dağınız olacak! Döviz rezerviniz 50 milyar dolara gelecek” dedi. “Müjde”sinin gerçek anlamı, borç ödeyebilmek için çok yükümlülük alacağız, idi!
Arjantin 46 milyon nüfusu, zengin doğal kaynaklarıyla güzel, verimli bir ülke. Ancak, bir “tarifsiz kederler” ülkesi. İnsanı şu soru ile karşı karşıya bırakıyor? Toplumların belleği var mıdır? Varsa üzerinde hangi izler kalır, hangileri solar, yok olur?
1989’da Arjantin’e Menem adında bir başkan seçildi. Lakabı vardı: El Turco. Yani, Türk! Türklüğü filan yoktu ama bizlerin bilmeden pek hoşumuza gitti. IMF El Turco’ya gıcır gıcır bir “model” hazırladı. Başlığı “Konvertibilite Planı” (Convertibility Plan). Arjantin “peso”sunu ABD dolarına sabitliyor. Dediklerimi yap, “peso”yu sabitledik mi doların gücüne sahip olacaksın, diyor. El Turco imzayı bastı, “program”ı sektirmedi, IMF’yi kırmadı, ne kadar kamu kuruluşu ve mülkü varsa tümünü babalar gibi sattı. Ekonomide talebi canlı tutarak gelirleri ve üretim gücünü artıracak iktisat politikası araç gereçlerine ise pranga vurdu. Bu “reklam filmi” ile Arjantin IMF’nin 1990’larda “yıldızı” oldu.
Sonra, 1998’de “modelin çöküşü” başladı! Arjantin bu “plan”ı yürütebilmek için elbette borçlanmıştı. Ama “model” onu borçları ödeyebilecek bir üretim gücüne erişmekten alıkoyan “özellikler”in modelidir. Güç yetersizse, borçlar gitgide artar ve durumu idare etme çabası içinde 1999’da iflas noktasına gelinir. El Turco 1999’da gitti. Özel bilgiler kendisinin “küresel” şirketlerden yüklü rüşvet aldığını da yazar. Daha sonra gelen başkanlar (El Turco çizgisindeki “iş insanı” Macri, 2015- 19, dışında) tabloyu değiştirmek, onarmak için uğraştılar. Fakat Arjantin ekonomisinde bir daha dikiş tutmadı. Dönüp dolaşıp bugünün Milei’sine, 14 Nisan’a oralardan gelindi.
Biraz kendimize bakalım. Son 20 küsur yılda, dünya kapitalizminin gözetiminde bize özgü bir kapitalizmi yaşıyoruz. Bu “yüksek himaye”nin gösterdiği ekonomik “model”in özel disiplini içine girdik. Disiplin borçlanarak ve dolarizasyonla yürütülüyor. Yandaşları buna “piyasa ekonomisi” diyorlar. Neden demesinler!
İçeriden bakalım, yaşayarak bir şeyler öğrenmiş olmalıyız. Biri şudur: Dünya kapitalizmi bu disipliniyle içerideki sermayeyi zayıf konumundan çıkarıp “abat” etti ve ona siyaset topluluğu içinde bir odak........
© Cumhuriyet
