menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Olimpiyatlarda Dünya daha hızlı dönüyor

15 8
08.08.2024

12 gündür, bütün Olimpiyat haberleri, görseller, videolar, radyo haberleri bizi kuşatmış durumda… Disk atanlar, sırıkla atlayanlar, yardımsız yüksek atlayanlar, kürek çekenler, pinponcular, basketçiler, havalı tabanca atanlar, ok atanlar, mızrak atanlar, yüzenler, yapay dağlara tırmananlar, ne arasanız var… Lütfen söyler misiniz, bir genç çocuk nasıl kafaya takar, “ben dünyanın en önemli sırıkla atlamacısı olacağım, en iyi cirit atıcı olacağım, en hızlı uzun mesafeyi ben koşacağım” diye? Ben düşünüp duruyorum, tam çözemiyorum, spor dünyasının yıllardır içinde olmama rağmen…Bu satırları kaleme alırken Olimpiyatların bitimine 4 gün vardı, sizler okurken ise yalnız üç… Biraz şaşkınız çünkü henüz Altın Madalyamız yok. Şimdi son virajda ümitlerimiz var: Kadın boksörlerimiz ve voleybolcularımız, güreşçilerimiz, belki başka bir şeyler daha kalmıştır, gözümüzden kaçan…

Olimpiyatlarda, daha önce de hatırlattık, mühim olan madalya kazanmaktan daha çok, katılmak ver centilmence mücadele etmek. Bittiğinde, Pazartesi günü madalya sayısına bakarız. Ama yine de çok güzel anlar yaşadık. Evvelsi gün, yüksek atlama finalleri yapılırken, kalbimiz Ersu Şaşma için atıyordu. Paris’te Champs-Elysées’de bir restorandaydık. Harika bir garson vardı, Filipinli. Adı Jak’mış. Bizim ekranda sırıkla atlamaya baktığımızı görünce, hemen “bizim ülkenin de sporcusu atlıyor” dedi. Zaten çocuk da hemen önümüze gelip benim Ipad’in neredeyse tepesini delip çıkacaktı. Galiba 5.95 atladı. Filipinli 4. oldu. Kalpleri fetheden Şaşma ise 5. bitirdi. Onun gibi 5. bitiren bir başka isim ise Kuzey Tunçelli’ydi. Her iki sporcumuz da “Fenerbahçe Olimpik Spor Kulübü”nün sporcusuydu. Tabii Fenerbahçe’nin isminde “Olimpik” kelimesi yok. Değerli spor yazarı Atilla Gökçe’nin makalesinde yaptığı yaratıcı bir eklem bu. Hem de Gökçe, bildiğiniz gibi Beşiktaş taraftarı! Aynen “Fenerbahçe Cumhuriyeti” kitabını yazan başka bir spor yazarı, Yalçın Doğan gibi! Divan Kurulu Üyesi olduğum kulüple biraz izninizle övünmem lazım, 27 sporcu ile Olimpiyatlara katılmaya hak kazanmak kolay iş değil. Bu nedenle tekrar ediyorum.

Dün Paris’te İstanbul Evi’nin açılışındaydım. Paris inanılmaz şekilde temizlenmiş, göçebe dilencileri duyduğuma göre kentin dışına almışlar, binalar yıkanmış, şehir güzelleşmiş, bir hallere girmiş! İBB’nin Fransa’nın başkentinin en prestijli yerinde, 16. Yerleşim bölgesinde Trocadero Meydanı ve en ünlü müzelere yakın yerde, bir Moda Müzesi olarak kullanılan “Palais Galliera” da İstanbul’u ve Türkiye’nin Olimpiyatlardaki tarihini tanıtmak için büyük emeklerle yarattıkları bir tasarım. Bu sergide “Yolu Paris’le kesişen Türk sanatçılar” bölümünün küratörlüğünü ben yaptım, Türkiye’nin Olimpiyat tarihindeki geçmişi ve yeri bölümünü ise İzzettin Çalışlar hazırladı. OUCHHH Studio’nun yapay zekayla oluşturduğu iki muhteşem eser ziyaretçilere doyulmaz bir görsel şölen yaşattı. Bu zengin sunum, gerek İBB’nin gerek Piramid Sanat’ın gerek HeyMo’nun birçok kültür emekçisinin katkılarıyla gerçekleşti. Keyifli bir işbirliğimiz oldu. Arşivini bu projeye açan çok değerli kurum ve kişilere tekrar teşekkür ediyorum. İşte dün, o açılış gününde değerli duayen gazetecimiz Atilla Gökçe oradaydı ve “Olimpik Spor Kulübü” başlığını hatırlattım, gülümsedi. Fenerbahçe’ye onca farklı nedenle hissettiği yakınlıklardan söz etti. Diğer sporlara verilen önem........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play