menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

37 1
05.06.2025

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor. Algıları oluşturulan inançlar beklentilerin tersine giderken, önemsiz görünen her tanımlama tüm bir coğrafyayı yanlış yola sokmaya yetebiliyor.

Her şey göründüğü gibi değildir. Hatta, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bugün size bu konuda çok farklı dönemlerden ve algılardan örnekler vereceğim.

24 Şubat 2022’de Rusya, Ukrayna’ya saldırdı. “Komedyen” Zelenski’nin ülkesini felakete taşıdığı, Rusya’nın Ukrayna’yı bir haftada işgal edeceği ve bunu durdurmanın artık mümkün olmadığı söylendi. İşin komik tarafıysa Rusya’nın bu ağır saldırılarını destekleyen ve neredeyse sosyalizm ve hümanizm üzerinden bunun sağlamasını yapmaya kalkışan çok sayıda insan olmasıydı. Aradan 40 ay geçtikten sonra tabii ki Rusya umduğunu bulamadı. Demokratik ülkelerde Putin’in izlediği politika yalnız insan hakları ihlali olarak değil insanlık dışı eylemler olarak görüldü.

O insanların acıdığı, mahvolacaklar diye baktığı Ukraynalılar yalnız direnmekle ve 21. yüzyılda savaş tarihine kalacak izler bırakmakla kalmadılar, geçtiğimiz hafta sonu belki Rusların bile gizlice hayran hayran bakacakları akıl dışı bir drone saldırısı yaptılar ve 3000-4000 km uzaklıktaki hedeflerini, kendilerine saldıran ülkenin milyarlarca dolarlık saldırı uçaklarının üçte birini yerle bir ettiler. Truva atı gibi transport kargo kamyonlarının içine gizlenmiş 117 adet drone Rusya’ya belki de savaş tarihinin en ağır mağlubiyetini yaşattı. Bu olayın tarihte kıyaslanabileceği bir tek Pearl Harbor felaketi var deniyor… 3,5 yıl öncesine dönersek, demek ki hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş.

12 Eylül sonrası siyasi tartışmalarda, demokrasinin yaşama geçmesi için ordunun üstünün örtülmesi gerektiği vurgulanıyordu. Yaratılan bütün antidemokratik görüntüler yani parti, sendika ve dernek kapatmalar, işkenceler, gençlerin asılması, TSK’nın bir daha ortaya çıkmaması gibi bir inancın yerleşmesini körüklüyordu. 80’lerin ortasından itibaren ortaya çıkan “İkinci Cumhuriyetçi” yazar güruhuna göre Kemalistler ve ordu demokrasi açısından büyük engeller dizisi oluşturuyordu. Medyada dört koldan........

© Cumhuriyet