Topuk kırıldıktan sonra
O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.
Yakın zamanda, Anadolu’nun ilçelerinden birinde 1970’li yılların CHP’li gençlik hareketi önderleriyle oturuyorduk. Sokakta nasıl mücadele ettiklerini, bir afiş asmak için direklere nasıl tırmandıklarını, ölen ve yaralanan arkadaşlarını anlatıyorlardı. Merakla dinledim. Bir davaları vardı. Sonra ben anlattım. Üniversite yıllarımda, 1970’li yıllardan gelen bütün sol örgütlerin sempatizanlarıyla üniversitede karşılaşmıştım. Bir şey eksikti. CHP’li gençlik hareketi yoktu. CHP, gençler için daha çok mezuniyetleri sonrası kariyerlerini devam ettirecekleri bir kapıydı. Sembolleri olduğu yerde dursa da “dava” kendisini başka bir şeye bırakmıştı.
Elbette konuyu Aydın’a getireceğim. Ama önce şunu söyleyeyim. Bugün belediyelerin üzerinde nasıl bir Aziz İhsan Aktaş gölgesi varsa 15 Temmuz sonrasında da FETÖ ile suçlanan Erkan Karaaslan gölgesi vardı. Hükümet medyasında her gün hakkında bir manşet çıkıyordu. FETÖ’nün “belediyeler imamı” olmakla suçlanıyordu. Karaaslan da tıpkı Aktaş gibi AKP’li belediyelerle, devletin kurumlarıyla çokça iş yapmıştı. AKP döneminde, SGK’de daire başkanı yapılmış, Aile Sigortası Projesi’ni kendisi hazırlamıştı: “MİT, Jandarma Genel Komutanlığı vb. ülkemizin güvenlik teşkilatına ait kurumlar başta olmak üzere tüm kamu sektörüne eğitim verdim, danışmanlık yaptım.”
Buna rağmen sadece CHP’li belediyeler ile yaptığı işler sorgulanıyordu: “Çalıştığım belediyeler arasında, en çok AKP’li belediye, sonra CHP’li ve MHP’li belediyeler bulunmaktadır. (…) Her ne kadar sadece CHP’li belediyelerde hakkımda soruşturma ve kovuşturmalar olsa da, sayısal olarak CHP belediyesi diğer parti........© Cumhuriyet
