CHP ve Cuntacılık
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kurultay konuşmasında Erdoğan’ı sert bir biçimde eleştirdi ve “Türkiye’yi seçimden korkan, rakibinden korkan, milletten korkan bir cunta yönetiyor” dedi.
Bu söz çok etkili oldu. Önce AKP sözcüsü Çelik daha sonra da eksiksiz tüm bakanlar kurulu üyeleri birbiri ardından bu nitelemeye karşı çıktılar. Ardından Bahçeli de bu tartışmaya “Cunta demek CHP demektir” diyerek katıldı. Bu arada Erdoğan, Özel’e 500 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Yandaş basın “mal bulmuş” gibi bu konuyu günlerdir işliyor.
Çok partili demokratik sisteme girdiğimiz günden beri, tam 75 yıldır “CHPCunta” konusunun sağ partiler tarafından sürekli işlendiği ve CHP’nin “cuntacılıkla” itham edildiği görülür. Ancak CHP’nin cuntacı değil, tam tersine cuntaları önleyen en zor zamanlarda demokrasinin önünü açan bir parti olduğu olaylar ve belgelerle kanıtlanıyor.
Öncelikle 1946’ya bakalım, Cumhurbaşkanı İnönü ve CHP karar veriyor, tek parti dönemi kapatılıyor ve çok partili sisteme geçiş sağlanıyor. Yeni seçim tasarısını hazırlamak için Meclis’te DP milletvekillerinin de katıldığı bir komisyon kuruluyor.
Tasarıya göre ilk kez il ve ilçe seçim kurulu başkanlıklarını yargıçlar üstlenecekti. Ankara’da Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan Yüksek Seçim Kurulu öngörülmüştü. Böylesine adaletli, demokratik ve hukuka bağlı bir seçim yasası ilk kez Meclis’e sunuluyordu.
Bu tasarı muhalefet partisi DP tarafından çok olumlu karşılandı. 15 Şubat 1950’de uzun görüşmelerden sonra her iki partinin olumlu oylarıyla CHP iktidarının getirdiği bu seçim tasarısı yasalaştı.
Bu yasaya göre partilere radyoda eşit konuşma süresi, toplantılar için salonlardan eşit yararlanma gibi demokratik eşitlikler de getiriliyordu. Böylesi adaletli ve hukuk kurallarına titizlikle uyan bir seçim yasası, Türk siyasal yaşamında ilk kez ortaya çıkıyordu.
Seçim yasası çok olumlu bir siyasal hava yaratmıştı. Adnan Menderes bu yasa için Meclis’te yaptığı konuşmada “Demokrasinin Sakarya Zaferi” nitelemesini yapmıştır. CHP’ye cuntacı diyenler Menderes’in ve DP sözcülerinin övgülerini Meclis zabıtlarından okuyabilirler.
Ardından 14 Mayıs 1950 seçimleri yapıldı. Katılım oranı çok yüksekti. DP yüzde 53.38, CHP yüzde 39.9 oy aldılar. Bu seçim Türk tarihinde hukuk kurallarının işlediği, dürüst ve yargıç yönetiminde yapılan ilk genel seçimdir. O günün komutanları seçim gecesi seçimleri iptal etmek için İnönü’den izin istediler. Cumhurbaşkanı İnönü, bu önerileri elinin tersiyle itti. İnönü’nün cevabı şudur:
“Milli irade tecelli etmiştir. Buna cumhurbaşkanı dahil bütün devlet birimlerinin saygı göstermesi gerektiğinin bilinmesini istiyorum.” Sonunda, barışçıl yollarla 27 yıllık siyasal iktidar DP’ye devredildi.
Prof. Bernard Lewis “Modern Türkiye’nin Doğuşu” isimli eserinde “1950 seçimleri bir parti değişikliğinden daha fazla bir şeydir” diyor.
Tarihçi Prof. Dr. Dankwart Rustow 1950 seçiminin ardından gerçekleşen iktidar........
© Cumhuriyet
