Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)
Atatürk’ün fikir ve eylem dünyasında, cumhuriyet düşüncesi çok genç yaşlarda başlamıştır.
Daha harp okulunda okurken henüz yirmili yaşlarda, Osmanlı Devleti’nin çöküşünü görüyor, yeni bir devletin kuruluşunun zorunlu olduğuna inanıyordu.
Harp okulunu bitirip kurmay yüzbaşı olarak Şam’daki beşinci orduya tayin edildiği zaman (1905) arkadaşlarına şunları söylemişti:
“Yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’nin külleri arasından yeni bir devlet yaratmak gerekmektedir.”
Şam’da görev yaparken Osmanlı Devleti’nin, gerek askeri gerekse idari yönden artık yaşamını sürdüremeyeceğine bizzat tanıklık ediyordu. Bu nedenle Ekim 1906 tarihinde “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni kurdu.
Şam’daki görevinden, Selanik’e atanınca, günün koşulları içinde Osmanlı Devleti’nin yaşamına son verileceğini ve emperyalist devletler tarafından parçalanarak bölüşüme uğrayacağına daha da kesin olarak inandı.
23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet ilan edildi. Kısa bir süre sonra İstanbul’da başlayan gerici ayaklanmanın bastırılması için Rumeli’deki ordu içinde oluşan harekât ordusunun ilk aşamasında bu ordunun kurmay başkanlığını yaptı.
Olaylara bizzat tanıklık ediyordu. İttihat Terakki’nin 22 Eylül 1909 tarihinde toplanan ikinci genel kongresinde çok önemli fikirler öne sürdü. Mustafa Kemal bu kongrede “ordu-siyaset” ilişkisi üzerinde konuştu ve “ordunun siyasetten elini çekmesi” gerektiğini açık ve net bir biçimde savundu.
Henüz yüzbaşı rütbesinde 28 yaşındaki Mustafa Kemal:
“Siyaset yapacak arkadaşlarımız ordudaki görevlerinden ayrılmalıdırlar. Orduda kalan arkadaşlarımız da kendi konularında çalışmalıdırlar” diyordu.
Bu durum onun İttihat ve Terakki’den dışlanmasına neden oldu. O tarihten itibaren Mustafa Kemal özellikle askerlik biliminin stratejik konuları üzerine odaklandı. Askeri konularda kitaplar yayımladı.
I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale, Diyarbakır (Kafkas), Suriye-Filistin cephelerinde çok büyük yararlılıklar ve başarılar gösterdi. Çanakkale savaşındaki stratejik karar ve uygulamalarıyla sömürge dünyasının temel stratejilerini ve I. Dünya Savaşı’nın yürüyüşünü altüst etti.
I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerini çok tehlikeli görüyordu. Bu antlaşma Anadolu’yu parçalama antlaşması olduğu gerçeğini şöyle ortaya koymuştur:........
© Cumhuriyet
visit website