Türkiye bedel ödüyor
Türkiye, 2002 yılından bugüne izlenen dış politikanın bedelini ödüyor. Son günlerde Suriye’de yaşananlar, önümüze ağır bir faturanın daha konabileceğine işaret ediyor.
Suriye’de HTŞ ile kol kola görünme hevesinin, işler ters giderse faturanın Türkiye’ye çıkarılmasına yol açabileceğini hep tekrarladım.
HTŞ’nin çok dinli, çok etnikli Suriye’de, Esad rejimi kadar bile birlik, bütünlük sağlayamayacağını görmek zor değildi. ABD ve İsrail’in amacının Suriye’nin bölünmesi ve Ortadoğu’da bir Kürt devleti yaratmak olduğu da biliniyordu. ABD güdümündeki HTŞ’nin, istese de buna engel olamayacağı da. Türkiye’nin, Suriye’de söz sahibi olmasına izin verilmeyeceği de açıktı.
SDG ile Suriye yönetimi arasında iki gün önce varılan anlaşma, SDG için Türkiye’ye karşı güvencedir. Bu anlaşma ile ABD’nin kendi askeri yerine SDG’yi bırakıp bırakmadığını ise uygulama gösterecektir. Bu adım, Ortadoğu’da bir Kürt devleti projesinin bir ayağını daha güvence altına almaktadır.
İktidarın, 23 yıldır izlediği, din ve mezhep temelli dış politikasının yarattığı imaj ve HTŞ ile kol kola görünme gayretkeşliği Alevi, Dürzi katliamlarının vebalini Türkiye’ye yüklemek isteyenlerin elini güçlendirmiştir. Son günlerde Suriye’de yaşananlar karşısında Dışişleri Bakanı Fidan ve sözcü Çelik’in açıklamaları bu olumsuz bakışı daha da pekiştirmiştir. Bu, Batı’ya, Türkiye’yi karar mekanizmalarının dışında........
© Cumhuriyet
