Bitmeyen iş cinayetlerimiz...
“Son olarak” (keşke!?) İliç maden yıkımı (faciası) nedeniyle canımız çok yandı. Kaçınılmaz biçimde gündem oluşturdu. İktidarın ne de çok işine yarıyor, hesabı sorulacağına gündem saptırma için kullanılıyor. Dokuz emekçi, apaçık iş cinayetine kurban verildi. TEK ADAM rejiminin her şeyden sorumlu olması gerekirken (!?) hiç istifa ya da görevden alma yok; politik-bürokratik sorumlu yok!
“İş kazası - meslek hastalığı” çalışma yaşamının temel sorunlarının başında. İşçi sağlığı-güvenliği (İSG) ile ilgili bilimsel önlemlerinin yönetsel-hukuksal-kültürel üçgende yetkinlikle alınması gerekli ve olanaklı. Yeraltı maden işletmesi hekimliği dahil birçok işyeri hekimliği yapan, tıp fakültelerinde uzun yıllar bu alanda akademik eğitim-araştırma-projeler yürüten, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı yetki belgesi (sertifika) programlarında eğitici olarak yıllarca görev üstlenen ve halen bu çabalarını sürdüren bir kişi olarak, kanayan yarayı işlemek istiyoruz. Denebilir ki 50 yıldır bu sürecin içindeyiz. Hastalıklı kapitalizmin kâr hırsı ve maşası iktidarlarla, emekçinin yaşam hakkı çelişmekte!
“İş kazası ve meslek hastalığı” yasal olarak tanımlı olgular. 2006 tarihli 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” m.13 ve 14 sırasıyla tanım veriyor ve kuruma (SGK) bildirimi zorunlu. Giderim (tazmin) hukuku bakımından da 2006 tarihli 5510 sayılı yasa, gerekli yasal normlara sahip. 2012 tarihli 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ise teknik-bilimsel sağlık, güvenlik, yönetim önlemleri odaklı. M. 8, “...iş........© Cumhuriyet
visit website