Kötülükle iyilik iç içe
İnsan yaşamı yazgısal denge üzerine kuruludur. Yıllar önce, kaldırım üzerinde yürüyen yaşlı bir adamın başına ucu kılıçları andıran bir buz parçası düştüğünü okumuş, günlerce acı çekmiştim. O günden bugüne, yaz ortasında yürürken bile tepeme bir şey düşebileceğini düşünür, kenara çekilirim.
Denge her zaman kötülüklerle bozulmaz, bir de bakarsınız, kötü yerlerden göçüp, sizi esenliğe erdiren yücelerin yücesi yerlere gelmişsiniz. Ben bunu çocukluk aşamasında yaşadım. Aile dağılmasından dolayı yaşım geldiğinde gönderilmediğim okulun özlemini çekmiş, 14 yaşıma dek İstanbul pazarlarda hamallık, bir aşevinde çıraklık yapmıştım.
O koşullarda çevremi iyilik melekleri sarmış olmalı ki bir gün İstanbul’dan kopup, trenlere kaçak binerek kendimi Elazığ’ın Ağın ilçesinde yaşayan dayımın evinde bulmuştum. Dayım, ertesi gün, 14 yaşındaki yeğenini okula yazdırmıştı. İstanbul’da bülbül gibi konuşmayı öğrendiğimden beni 3. sınıftan başlatmışlardı ilkokula.
Ertesi gün, öğretmeni denetlemek üzere müfettiş geldi okula. Dersin konusu “Hasan Dayı”........
© Cumhuriyet
