Ekonomide; Nedret, Feraset ve Hakkaniyet..
İnsanlık tarihi, kıt kaynaklara hakim olma ve bu yolla zenginleşme-güçlenme mücadeleleri üzerinden okunabilir ve gelecekteki muhtemel gelişmeler kestirilebilir. Tuz, değerli metal, petrol, su gibi ana kaynaklar temelinde yapılacak analizlere ilaveten, ekilecek arazi ve çalıştırılacak insan benzeri klasmanlar için bu tespit esaslı ve geçerlidir. Kaba yağmacılık ve talandan; görece sofistike emperyalist yaklaşım ve planlara kadar, tarih boyunca arzulanan/arzulanacak olan, maalesef, tam da budur.
Ekonomi kuramının temel yapı taşları arasında yer alan “Kıymet/Değer” kavramı, “Nadirlik” faktörü ile doğrudan ilişkilidir. Nadir/Kıt ve Kısıtlı (kaynaklara) ulaşmak daha zahmetli ve maliyetli olacağı ve erişemeyenlere göre bir üstünlük ile rekabetçi avantaj sağlayacağı için daha değerlidir. Nadir olan kıymet kazanır; Nedret’ e ulaşan, her zaman daha değerlidir.
Nedret ilkesinin en keskin örneklerinden birisi; ressamların hayatlarını kaybetmesi ile ortaya çıkan durumdur. Sadece kendi elinden çıkacak özgün tablolara yenilerinin ilave edilme imkan ve ihtimalinin ortadan kalkmasıyla sanatçının eserleri değer kazanır.
Altın değerlidir; nadirliği ve zor elde edilişi ile “Nedretin Şahikası (Zirve Noktası)” sıfatını hak eder. Üstelik, tarih kadar eski simya girişimleri ile “başka bir şeyden altın elde etme” yoğun çabalarının sonuç vermediği........
© CNN Türk
