menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Alev Almış bir Genç Kızın Portresi” (2)

21 10
07.05.2025

“Bir erkek cins değiştirdiği için değil, aşık olduğu için dişileşir.”

Roland Barthes

Aşk sahip olmadığımız şeyi vermekse eğer, insanın eksik oluşunu ötekine göstermesi, ilan etmesiyse, benzersiz bir hakikat süreci değil midir bu? Ondan sonra artık, aynı biçimde var olmaya devam edemeyiz. Kendi en “özsel” kusurunu, kendi varlığının etrafında kurulduğu boşluğu, yokluğu, ontolojik kusuru sergilemekte olağanüstü bir şey yok mudur? Cesaretle yüce gönüllüğün bu bir araya gelişinde? Dinginlikle coşkunun, uyarılma ile tatminin, erime ile çoğalmanın incecik bir aralıkta birbiriyle çakışması, buluşmasında? Belki, bundan daha da önce, bir aşk karşılaşmasının eşsiz bir hediye, bir lütuf katına yükselmesi vardır. Kendine ilişkin derin bir içgörü ve kavrayışın, varlığın kalbindeki eksik oluş cevherine temas etmenin önümüze serdiği eşsiz yücelme ufku vardır, bedenin maddi kısıtlılıklarını iptal eden, aşan. Aynı zamanda ortaya çıkan sessizce geri çekilmekten, geride durmaktan yüksünmeme, aşikar hale gelen acziyeti, muhtaçlığı hiç duraksamadan üstlenme cesareti, varlığın bütün kıvrımlarının açılması vardır. Olağanüstü bir şey gerçekleşir aşk karşılaşmasında. Aşk olayından önceki durum içinde var olmayan yeni bir özne ortaya çıkar. “Aşıklar, her ikisini de aşan tek bir aşk öznesinin oluşumuna girerler.” (Badiou)

Sinemanın en güzel sahnelerinden birisidir bana göre, iki kadının birbirine uzun uzun bakması. Diğerinde kendisini çeken şeyi yakalamak, tam olarak kavramak istercesine uzun uzun bakmak. İmkansız bir arayışa girişmek. Çünkü, zaten çoktan aşka düşmüş, yakalanmıştır. Bilmediği topraklardadır artık. Aynı anda aralarında aşılamaz, kaskatı bir mesafenin var olduğunun sezdirilmesi. Sanki boş bulunup birbirlerine dokunuverseler sonsuza kadar birbirlerine karışacaklar, birbirine akacaklar, birbirinde eriyeceklermiş........

© Birikim