menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tehlikeli sular

20 4
16.01.2025

İktidar yerel seçimlerin ardından kaybettiği oyları yerine koymak için hiçbir fırsatı kaçırmadan tüm tuşlara basıyor. Konuşulmayan tek şey yoksulluk. Propaganda siyaseti her zaman olduğu gibi kavramlar üretiyor. Kavramlar üzerinden düşmanlaştırıyor. Sloganlar yaratıyor. Siyasi aktörler, kullanışlı gazeteci ya da sanatçılar üzerinden ortaya atılan her bir cümle hemen sosyal medyada troller aracılığıyla bilene bilmeyene argüman üretiyor. Başka ülkelerin gündeminden bize özgü yeni tartışma konuları uyarlanıyor. Bu yönetim biçiminin en kullanışlı aparatı olan kutuplaştırma çoklukla gücünü mağduriyet öykülerinden alıyor. Çok partili seçim sistemine geçişten bu yana sağ iktidarların blok dönemlere yayılan yönetim evreleri yokmuşçasına faturayı hep Cumuhriyet’e, laik rejime kesmek böylece mümkün olabiliyor. Hatta sağ iktidarların, eğitim başta olmak üzere gericiliği destekleyen politikaları, baskıcı uygulamalarıyla daima hedefte olan ve bugüne değin bırakın iktidar olmayı istatiksel olarak geniş erişimli bir muhalefet cephesi yaratması bile mümkün olamayan komünizm, sosyalizm rejimlerinin iktidara gelme olasılığı da bir korku unsuru olarak gündemde tutuluyor. Bu doz ihtiyaca göre dönemsellik gösterse de acil müdahale için, gerçeği örten ve halkı aldatan açıklamalarla iktidarını temize çekenlerin iç cebinde hep bir şırınga var.

22 yıllık blok iktidarını inanç özgürlüğünün kısıtlanması mağduriyetine dayandırarak mazlumlar cephesini Cumhuriyet ve demokrasi karşıtı bir rejim için kenetleme stratejisinin en kullanışlı aparatı karşı cepheyi çeşitli başlıklar altında şeytanlaştırmak. Bunun için din ve mezhep ya da etnik köken propagandalarının kapsadığı muhalifleri de içerecek yeni hatlara ihtiyaç duyuluyor. Son dönemlerin popüler tanımıyla ifade edelim; buyurun size hakkında tuhaf soruşturmalar açılarak “etkisiz hale getirilmesi” gerekenler listesi! Muhalif siyasetçiler, yerel yöneticiler, gazeteciler, sendikalar, barolar…

Çoklu baro yaratamadık o zaman güçlü muhalif baroya da kayyum atamaya bakalım! Geçmişte Ergenekon başta olmak üzere birçok dava iddianamelerinde yer alan kokteyl örgütler bu ara yerini barış /çözüm sürecine karşın (!) PKK, PYD, KCK, YPG, YDG-H çeşitlemesiyle yerel yönetimleri, tüm muhalefeti hedefliyor. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim ekibi hakkında açılan soruşturma ve el yükselterek gelen yerel yönetim kayyum atamalarını iyi okumak gerekli. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayan ve yerel seçimlerde büyük kayıp yaşanarak elden kaçırılan mevzileri yeniden kazanma formülünü meşrulaştıracak yeni propaganda araçları, yaftalar da gerekli.

“Siyasal Alevicilik” işte bu ihtiyaca hizmet etmek üzere seçimlerden kısa bir süre önce güçlenen CHP’yi Alevi olan lideri üzerinden ülke çapında parti üyelerini de hedefe alarak yıpratmak, siyasi taraftarlık ateşini genişletmek üzere ortaya atıldı.........

© Birgün