Şarkılar bizi kurtarabilir mi?
“Hangi şarkılarla kurtaracaksın kendini?
Kimin yanında kendini bulacaksın,
Peki, şimdi hangi gerçeğe tanıklık edeceğiz?”*
Birkaç gün önce Atina’da tarifi imkânsıza yakın duygular yaşadım. Benim için birbirinden çok farklı sebeplerle unutulmaz olan bir geceden tam on beş yıl sonra yeniden o günün kimi duygularıyla buluştuğum ve bugünün gerçekliğiyle bambaşka duygulara yolculuk ettim. George Dalaras ve Vasilis Papakonstantinou 33 yıl sonra yeniden birlikte sahneye çıkarak, şair Odyseass İannou’nun kaleminden çıkan metin eşliğinde geçmişten bugüne şarkıların izinde ülkelerinin ve müziğin tarihinde bir yolculuğa çıkarıyorlar izleyicilerini. “Eğer Şarkılar Kurtarılırsa…” başlıklı bu gösteride ülkelerinin acılarına, sevinçlerine, direnişlerine ses olmuş ikonik şarkılar yer alıyor. Bin kişilik salonun bir ağızdan eşlik ettiği, unutulmaması gereken duyguları dirilten şarkılar. Geçmişte kalanı gün yüzüne çıkaran, unutulanı hatırlatan şarkılar. Düşündüren, yaşamın anlamını hissettiren, sorgulatan şarkılar. Paylaşıldıkça yayılan, buluşturan, kavuşturan şarkılar. İki dev sanatçının müthiş bir orkestra eşliğinde sunduğu, izlemeye, dinlemeye doyulmaz bir performans. Halklarının kaderini umursayarak tutum sergilemekten kaçınmamış, dünya barışı için söz söylemiş iki onurlu sanatçının yaşamından müzikâl bir kesit Odysseas İannou’nun anlatıcı olduğu akış içinde izleyeni büyülüyor.
2010 yılının Haziran sonuydu. Dalaras ilk kez İstanbul’da Cemil Topuzlu’da bir konser verecekti. Yıllar içinde pek çok girişim yasaklarla sonuçsuz kalmıştı ve nihayet Türkiye’de İstanbullularla buluşuyordu büyük usta. Babası da Rembetiko’lar söyleyen bir müzisyen olan Dalaras’ın annesiyse İzmirli. Toprak paylaşımlarının düşmanlaştırdığı halkların kardeşliği için şarkılar söylemiş olan bu büyük sanatçı Kıbrıs’ta konser verdiği için Türk düşmanlığıyla suçlanmış ve konserlerine yasak getirilmişti. En güzel yanıt yine onun şarkılarındaydı; “Ben Türk’üm, ben Yunan’ım / Fakat ikimiz de insanız / Birimiz İsa, birimiz Allah / Fakat ikimiz de ah ve vah.” Bu konsere beraber gitmeyi çok istiyorduk ama annem hastanedeydi. Onu bırakıp gitmeyeceğimi söylediğimde ısrar etmiş, “benim için de git, hem anlatırsın bana” diyerek zorlamıştı beni. Biraz da gitmesem mutsuz olacağı için kabul etmiştim isteksizce. Çok sevdiği “Gel gel kayıkçı”yı gözlerim yaşlı dinlemiş ve sonra ona konserle ilgili her detayı anlatmaya çalışmış, haberleri okumuştum. Dalaras’ın annemin sevgili arkadaşı Zülfü........
© Birgün
